|
Peyzajda 4.Boyut, ülkemizde bilinmeyen veya yeteri kadar tanınmayan bitkiler hakkında, profesyonel ve amatörlere bilgi verilmesi amacı ile hazırlanan bir programdır. Her ay yeni bir bitki tanıtımı yapılmakta, Palmiye Merkezi deneyimleri de aktarılmaktadır. Palmiye Merkezinin bir hizmeti olan, bu programın sizin veya bir arkadaşınızın e-posta adresine gönderilmesini arzu ediyorsanız, lütfen abone olunuz (abone olmak tamamen ücretsizdir, adresinize herhangi bir reklâm gönderilmeyecektir). PEYZAJDA 4.BOYUT'a abone olmak istiyorum>>>>>>> Arkadaşımı öneriyorum>>>>>> |
PEYZAJDA 4. BOYUT Aralık 2014
Billbergia, Bromeliaceae ailesine ait bir cinstir. Bromeliaceae ailesi bitkilerine kısaca Bromeliad denilmektedir. 2000 türden daha fazla bromeliad bitki vardır, bunların tümü Yeni Dünya (Amerika Kıtası) nın tropik ve subtropik bölgelerinde bulunmaktadır. Bu bitkiler tropik kökenli olduklarından, genellikle dona fazla dayanıklı değildir. Ancak bir kısmı -10 °C dereceye kadar dayanır, bozulsa bile tekrar gelişme gösterirler. Billbergia nutans Paraguay, Uruguay, Güney Brezilya ve Kuzey Arjantin de doğal yayılım göstermektedir. Subtropik ormanlarda, ağaçlar ve kayalar üzerinde veya yerde ağaç altlarında bulunmaktadır. Cins adı 19. Yüzyıl İsveçli botanikçilerden Gustav J. Billberg’ den gelmektedir. Nutans ise sarkıcı anlamında olup, çiçeklerinin özelliğini göstermektedir. İngilizler bitkiye Kraliçenin Gözyaşları demektedir. Muhtemelen bitkinin pembe ve mor renkli, gösterişli çiçeklerinden dolayı kraliçe ve çiçeklerin üzerinde oluşan damlacıklar (çiçek nektarından oluşan) nedeni ile gözyaşı benzetmesi yapılmıştır. İngilizcede Dostluk Bitkisi olarak da adlandırılmıştır, çünkü çok sayıda kardeşlenme gösterir ve sahipleri bu kardeşleri ayırarak arkadaşlarına veya komşularına dağıtırlar. Billbergia nutans epifitik (başka bir bitki üzerinde yalnız konaklamak için bulunan) bir Bromeliaddır. Geniş şerit şeklindeki, yaprakları rozet dağılımı gösterir ve en altta bir huni görünümü oluştururlar. Her rozette 12-15 adet yaprak bulunur, kenarları hafif dişli, uçları sivri olan yapraklar gri-yeşil renktedir, güneşte veya soğukta kırmızı-bronz renge dönerler. Yaprakların oluşturduğu huni veya vazo şeklindeki oluşumda, doğada yağmur suyu ve dökülen yaprak kalıntıları toplanır, bitki gıda ve su gereksinimi buradan karşılar. İlkbaharda rozetlerin ortasından uzun, dışa sarkan, uzun bir çiçek sapı çıkar, zemine doğru eğilir. Sap ucundaki pembe goncalar açtığı zaman, kenarları mor, ortası sarı-yeşil, cennet kuşu çiçeği gibi çok gösterişli bir çiçek ortaya çıkar. Çiçek açan, bitki alttan yavrular vermeye (kardeşlenme) başlar, ana gövde yaşamını bir süre sonra kaybetse de yavrular büyüyerek, geniş bir koloni oluştururlar. Bitki 40-50 cm yüksekliğe ve yavrular ile birlikte 40-50 cm genişliğe ulaşabilir. Kraliçenin Gözyaşları, bromeliadlar arasında en az bakıma gereksinim gösterenlerdendir, muhtemelen de soğuğa en dayanıklı olanıdır. Bir yazımda bitkinin -14 °C ye dayandığı bildirilmiştir, ancak genel kanaat, en fazla kısa süreli -10 °C ye dayanabileceğidir. Dış mekânda don olmayan yörelerde epifitik olarak, ağaç veya kuru dallar üzerinde yetiştirilebilir veya humustan zengin, drenajı iyi olan bir ortamda yere veya saksıya dikilebilir. Bitkinin huni şeklindeki orta kısmında devamlı su bulundurulmalıdır. Billbergia nutans’ın üretimi tohum veya kardeşlerin ayrılması ile yapılır. Kardeşler anneden ayrıldığında, en dış yaprakları alınır, gövde ortaya çıkarılarak köklenme için uygun bir saha sağlanır. Bitkinin devamlı çiçek açması için yeni yavruların oluşması ve büyümesi gereklidir. Kraliçenin Gözyaşları, orkidelerde olduğu gibi iyi drenajlı bir ortama gereksinim gösterirler. Bir dal, tahta veya ağaç kabuğu üzerine yerleştirilebilir veya geçirgen, organikten zengin bir ortama dikilebilirler. Bromeliad’lar su ve gıda gereksinimlerini genelde kökten değil, huni şeklindeki orta kısımlarına düşen su ve yaprak atıklarından alırlar. Billbergia nutans için nemli ortam ve orta kısmında devamlı su bulunması idealdir. Subtropik epifitik bir bromeliad olmasına karşın, kuraklığa oldukça dayanıklıdır. İç mekândaki bitkiler zaman zaman nemlendirilmelidir. Bitki güneşe dayanıklı olmakla birlikte, yarı gölge veya ağaç altlarında, iyi drenajlı, humustan zengin, hafif asidik toprakta en iyi gelişimi gösterir. Yazın nemli tutulmalıdır, kök sistemi zayıf olduğundan aşırı suya gereksinimi yoktur. Peyzajda kullanımı: Kraliçenin Gözyaşları, en kolay yetiştirilen ve üretilen bromeliadlardandır. İç mekânda saksı içinde veya ahşap (tercihan kuru dallar) ile hazırlanan bir Bromeliad Ağacında dallara tutturularak kullanılabilir. Bromeliad Ağacı sıcak ılıman veya subtropik yörelerde, dış mekânda bir ağaç altında muhafaza edilebilir, soğuk yörelerde ise kışın içeriye alınır. Sıcak yörelerde dış mekânda, bitki yatakları, parselleri, bordürleri, saksılarda veya epifitik olarak ağaç veya ahşap baba üzerinde kullanılabilir. Yer örtücü olarak, özellikle büyük ağaçların altında, gölgeli alanlarda çok çabuk çoğalarak zemini kaplar ve muhteşem çiçekleri ile bahçeye ayrıcalık katar. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Kasım 2014
Sikaslar 200-300 bin yıldır dünyamızda bulunan bir grup bitkilerdir. Her ne kadar hiç değişime uğramadıkları söylenemezse de, bulunan fosillere bakılarak, 300 milyon yıl önceki atalarına göre fazla bir değişime uğramadıkları gösterilmiştir. Bugün dünyamızın sıcak bölgelerinde yaşayan 200 dolayında sikas türü bulunmaktadır. Dioon spinulosum Zamiaceae ailesi ve dioon cinsine ait bir sikastır. Amerika sikaslarının en büyüğü olup, dünyanın da en büyük sikasları arasındadır. 15 metre uzunluğa ve 30 cm gövde çapına ulaşabilir. Meksika’ya endemik bir türdür, Oaxaca, Veracruz, Yucatan eyaletlerinde, tropik yağmur ormanlarında, kireç taşlı dağların 450 metre yüksekliğe kadar olan yamaçlarında, doğal olarak bulunmaktadır. Cins adı Dioon, tohumlarının çift olarak oluşmasından dolayı verilmiştir, Yunanca “iki yumurta” demektir. Tür ismi spinulosum ise Latince’dir, dikenli anlamına gelmektedir. Dev Dioon’un parlak, sert ve açık yeşil yaprakları yukarı doğru uzanır. Pinnat (kuş tüyü) yaprakları 150-200 cm uzunluğa erişebilir ve bitkinin gövde ucundan radiyer olarak yukarı ve dışa uzanırlar. Her yaprak 150-200 yaprakçıktan oluşmaktadır. Yaprakların iki tarafına uzanan yaprakçıklar, ince düz bir yapıya sahiptir, kenarlarında dikensi çıkıntıları vardır. Dioon spinulosum, tüm sikaslarda olduğu gibi iki cinslidir, döllenmiş tohum için, erkek ve dişi bitkiler gereklidir. Dişi kozalaklar 30 cm veya daha büyük olurlar, üzerleri pamuksu lifler ile kaplıdır. Oval tohumları 4-5 cm uzunluk ve 2-3 cm genişte olup beyaz-krem renktedir. Dev Dioon tropik, subtropik ve sıcak ılıman bölgelerin bitkisidir, yarı gölgeyi tercih eder. Gelişmiş, ergin bitkiler, yaprakları fazla zarar görmeden, kısa süreli -4ºC dona dayanırlar. Diğer sikaslara göre, neme ve suya karşı daha dayanıklıdır, ancak drenajı iyi ortamda bulunması gereklidir. Gıdaca fakir topraklarda yetişebilmekle birlikte, gübreleme ile büyümesi çabuk olur. Dioon spinulosum sikaslar içinde en dayanıklı olanlardandır. Fideler oldukça çabuk gelişir ve birkaç yıl içinde gösterişli bir boya ulaşırlar. Hafif gölge ve nemli topraklarda büyümeleri daha hızlıdır. Pamuklu bit ve kabuklu bitler zararlıları arasındadır, ancak sağlıklı bitkilerde bu zararlılar genellikle ciddi bir etki yaratmazlar. Dev Dioon tohumla veya yandan verdiği kardeşlerin ayrılıp dikilmesi ile çoğaltılır. Bitkinin yaprakları kesme çiçekçiler tarafından buket hazırlamada kullanılmaktadır. PEYZAJDA KULLANIMI: Ilıman ve tropik iklimde, tropik ve çöl temalı bahçe düzenlemesinde tek büyük bir Dioon spinulosum, odak bitkisi olarak kullanılabilecek seçkin bir bitkidir. Tacı geniş, gövdesi kısa palmiye görünümü istendiğinde, gene seçilecek bitkidir. Dev Dioon bitki dikimi için fazla yer olmayan ufak bahçelerde de odak bitkisi olarak kullanılır. Özellikle büyük ağaç veya yapıların bulunduğu, yarı gölge alanlarda, egzotik görüntü yaratma amacı ile kullanılabilir. Dioon spinulosum geniş saksılarda veya patikaların iki yanlarında, simetrik çift olarak dikilerek çok güzel görünümlü bir yönlendirme bitkisi olabilir. Saksı bitkisi olarak, bol ışıklı iç mekân, avlularda veya kış bahçelerinde kullanılmaktadır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Ekim 2014
Sikaslar 200-300 bin yıldır dünyamızda bulunan bir grup bitkilerdir. Her ne kadar hiç değişime uğramadıkları söylenemese de, bulunan fosillere bakılarak, 300 milyon yıl önceki atalarına göre fazla bir değişime uğramadıkları gösterilmiştir. Bugün dünyamızın sıcak bölgelerinde yaşayan 200 dolayında sikas türü bulunmaktadır. CYCAS TAITUNGENSIS - ÇİN SİKASI - TAİTUNG SİKASI - İMPARATOR SİKAS Cycas taitungensis Cycadaceae (Sikas) ailesine aittir. Doğal olarak Taiwan’ın güney doğusundaki Taitung bölgesinde bulunmaktadır. 1994 yılında tarif edilene kadar, yanlış olarak Cycas taiwaniana olarak bilinmekteydi. Sikaslar içinde en dayanıklı olanlardandır, Taiwan’da yalnız ufak bir alanda, kayalık yamaçlarda bulunmaktadır, bu nedenle Taiwan Sikası olarak da adlandırılır. İmparator Sikas 1997 yılında IUCN tarafından “Soyu Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türler”in Kırmızı Listesine alınmıştır. Bu türün doğal olarak bulunduğu alan, 65 km² yi geçmemektedir ve burada iki ayrı lokalizasyonda bulunmaktadır. Aulacaspis yasumatsui isimli bir kabuklu bitin, 90 lı yıllarda Asya da sikaslara büyük zarar vermesinden sonra, doğadaki bitki popülasyonu çok azalmış ve 2010 yılında IUCN tarafından “Soyu Tükenmek Üzere” olan bitkiler kategorisine alınmıştır. Cycas taitungensis, herdem yeşil, yuvarlak tacı olan ve yaprakları gövde üst kısmında yer alan bir ağaçtır. Gövde 5 metreye kadar uzayabilir, gövde çapı 35 cm i bulur. İlk bakışta Cycas revoluta (Japon Sikası) na çok benzer, ancak Japon Sikasına göre çok daha hızlı büyür, yaprakçıkları sayıca fazla, seyrek, daha enli, daha uzun ve düzdür. İmparator Sikas, sikasların en hızlı büyüyen türüdür. Soğuğa oldukça dayanıklıdır, -10 °C ye dayanır, güneş altında veya yarı gölgede gelişir. Koyu yeşil yaprakları, 100-180 cm uzunluğundadır, üzerlerinde 150-170 adet iki yana uzanan yaprakçıklar bulunur. Yaprak sapı genelde bir dikenle son bulur, gövdeye bağlandığı yerde, portakal rengi tüyler vardır. Bitki diğer tüm sikaslarda olduğu gibi, erkek veya dişi olur. Uzun, sarı, fusiform şekildeki erkek kozalaklar, 40-50 cm uzunluğundadır, polen salgılarlar. Dişi kozalaklar oval 20-30 cm uzunluğundadır, tohumlara yataklık yapacak megasporophyller üzerinde, uzun, ince, kırmızı çizgiler bulunur. Dişi kozalakları, Japon Sikasına göre daha büyük, üzerindeki megasporophyller daha sık, üst üste dizilmiş olarak görülürler, oval tohumları pas rengindedir. Cycas taitungensis, yıl içinde birkaç defa flaş şeklinde (aniden çok sayıda yaprağın çıkması) yaprak verir, Japon Sikası ise normalde yılda 1, en fazla 2-3 defa yaprak vermektedir. Bitki Japon Sikasına göre 2-3 defa daha hızlı büyümektedir. Fotoğrafta, Merkezimizde bulunan 20 yaşındaki Japon Sikası ve 13 yaşındaki İmparator Sikas birlikte görülmektedir. Bulunduğumuz yıl içinde, İmparator Sikas gövdesi, 7 yaş büyük ağabeyi Japon sikasının gövdesini geçmiştir. İmparator Sikas’in üretimi, tohumla yapılmaktadır. Bazı kitap ve yayında rastladığımız kardeşlenmeye, bizim deneyimimizde rastlamadık. En büyük zararlıları, kabuklu ve unlu bitlerdir. Bunların yok edilmesi biraz zor olsa da sistemik insektisitler ile problem genelde halledilir. PEYZAJDA KULLANIMI: Cycas taitungensis ilerideki yıllarda, peyzajda kullanılan bitkilerin en önemlilerinden olacaktır, şu anda fazla bilinmediği ve üretiminin çok kısıtlı olması nedeni ile peyzaj uygulamalarında rastlanmamaktadır. Dikkat çekici görünümü ve Japon Sikasına göre hızlı büyümesi nedeni ile pahalı ancak elit bir bitkidir. Tropikal ve ılıman bölgelerde soliter, grup veya sıra halinde kullanılabilir. Saksı için de uygun bir bitkidir. Palmiye Merkezi, Cycas taitungensis tohumlarını ilk satışa çıktığı 2000 yılında edinmiştir. Tohumdan yetiştirdiğimiz kendi bitkilerimizden, yapay dölleme ile 2012 yılında tohum alarak, ilk bitkiyi ürettik. Fotoğrafta görülen bu küçük bitki muhtemelen Avrupa’da ilk üretilen, İmparator Sikasdır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Eylül 2014
Sikaslar 200-300 bin yıldır dünyamızda bulunan bir grup bitkilerdir. Her nekadar hiç değişime uğramadıkları iddia edilemezse de, bulunan fosillere bakılarak, 300 milyon yıl önceki atalarına göre fazla bir değişime uğramadıkları gösterilmiştir. CYCAS REVOLUTA JAPON SİKASI Cycas revoluta bir zamanlar palmiyeler arasında gösterilmişse de palmiye değildir, Cycadaceae (Sikas) ailesine aittir. Revoluta Latince aşağıya kıvrık anlamına gelmektedir, sikas yaprağının arkaya doğru kıvrık olmasından dolayı verilmiştir. Sikas ailesinin en estetik üyelerinden olan Japon Sikası’nın vatanı, Güney Japonya’da, Kyushu ve Ryukyu adalarıdır. Diğer bazı türlerde olduğu gibi Sago elde etmek için veya süs bitkisi olarak kullanılmaktadır. Tuzlu su ve toprağa oldukça dayanıklıdır. Cycas revoluta, Ginkgo ve ibreli ağaçlar ile birlikte açık tohumlu bitkiler (Gymnosperm) sınıfına aittir, bu bitkiler kozalak yaparlar. Japon Sikası’nın Ginkgo ile müşterek, çok önemli özelliği, bitkiler aleminde yalnız bu iki bitkide, hayvanlarda olduğu gibi hareketli spermlerin ve özsularında hem (insanlarda kanda, kırmızı kürelerde bulunan bir protein) bulunmasıdır. Cycas revoluta, sikaslar arasında en fazla kültürü yapılanıdır, ılıman iklim ve tropik iklim bölgelerinde dış mekânda, soğuk bölgelerde ise sera veya iç mekânda kullanılmaktadır. İdeal gelişimi için kumlu, süzek ve organik maddeden zengin bir toprağa gereksinim duyar. Killi, drenajı iyi olmayan ortamda çürüme olasılığı fazladır. Kuraklığa dayanıklıdır, güneş altında veya yarı gölgede iyi gelişir, ancak iç mekanda bol ışığa gereksinimi olduğu unutulmamalıdır. Japon Sikası parlak, koyu yeşil yaprakları ile çok güzel taç oluşturan, simetrik bir bitkidir. Hafif tüylü gövdesi 20 cm kadar genişliktedir, bazen daha da geniş olabilir. Genç bitkilerde gövde kısa veya toprak altında olabilir. Kültürde, olgun bitkiler 600-700 cm yüksekliğe erişebilir, ancak bunun için yüzyıllar gerekmektedir. Bazen gövde dallanma gösterebilir, bu takdirde dalların her birinin ucunda güzel, zarif taçlar dikkati çeker. Bitki erişkin duruma geldiğinde, yapraklar 50-100cm uzunlukta olur, ince, sert yaprakçıklar 8-18 cm uzunluğunda, yaprakların iki tarafından uzanırlar. Yapraklar sapa yaklaştıkça arkaya kıvrım gösterir. Yaprak kaidesindeki yaprakçıklar diken şeklini almıştır. Bitkiler kökten sürgün vererek veya gövdeye yapışık kardeşler oluştururlar. Bu şekilde bazen grup yapmış gibi gözlenebilirler. Erkek ve dişi bitkilerin ikisi de kardeşlenme yapmaktadır. Yeni yapraklar bitkinin taç kısmından çıkarlar, genç bitkilerin birkaç yaprak vermelerine karşın, erişkin bitkiler bir seferde 30-60 yaprak verebilirler. Yeni yaprakların çıkması olayı çok hızlıdır, 1 hafta gibi kısa sürede yapraklar erişkin uzunluğuna ulaşırlar, bu olaya “shooting” denilmektedir. İçe bükük şekilde beliren yapraklar, tam olarak açılıncaya kadar çok narindir, bir yere değerlerse ömür boyu değdikleri şekilde kalırlar. Cycas revoluta coralloid kökleri üzerine yerleşen Anabaena cinsi bir siyonobakteri ile simbioz yapar, bu bakteriler havanın azotunu bitkinin yararlanacağı şekle çevirirler, böylece bitkinin çabuk büyümesini sağlarlar. Japon Sikası, diğer tüm sikaslarda olduğu gibi, erkek veya dişi olur. Uzun silindirik şekildeki erkek kozalaklar, polen salgılar, geniş eliptik dişi kozalaklarda ise tohumlara yataklık yapacak megasporophyller bulunur. Cycas revolutada tozlaşma doğal olarak böceklerle oluşmaktadır, ancak böcek olmayan ortamda yapay döllenme yapılmaktadır. -10°C altında bitkinin yaprakları donmaktadır. Soğuğa dayanıklı olmakla birlikte, iyi gelişmesi için yazın 25-35°C sıcaklığa gereksinimi vardır. Üretimi, gövde veya kökten gelen kardeşlerin ayrılması veya tohumla yapılmaktadır. En büyük zararlıları, kabuklu ve unlu bitlerdir. Bunların yok edilmesi biraz zor olsa da sistemik insektisitler ile problem genelde halledilir. Aulacaspis yasumatsui isimli bir kabuklu bit, Japon Sikası için öldürücüdür. PEYZAJDA KULLANIMI: Cycas revoluta peyzajda kullanılan bitkilerin en önemlilerindendir. Dikkat çekici görünümü ve yavaş boylanması nedeni ile pahalı ancak elit bir bitkidir. Tropikal ve ılıman bölgelerdeki hemen tüm botanik bahçelerinin ana bitkilerindendir. Dünyanın birçok yerinde yaygın olarak peyzajda kullanılmaktadır. Soliter, grup veya sıra halinde kullanılabilir. Saksı için de uygun bir bitkidir. Japon Sikası gövdesi, yenilebilen bir nişasta içerir bundan sago yapılır. Kullanılmadan önce bu nişasta iyice yıkanmalı ve gövdenin içerdiği toksinler atılmalıdır. Cycas revoluta ağızdan alındığı takdirde insan ve hayvanlar için çok zehirlidir. Bitkinin tüm kısımları zehirlidir, ancak cycasin adlı toksin en fazla tohumlarında bulunmaktadır. . Cycasin mide-barsak sisteminde irritasyona neden olur, kusma, ishal, halsizlik, kasılmalar ortaya çıkar. Fazla alındığı takdirde karaciğer bozukluğu, sarılık, siroz ve karında su toplanması ortaya çıkar. İçerdiği diğer toksinler arasında bulunan Beta-methylamino L-alanine, nörotoksik bir amino asittir, büyük baş hayvanlarda felç oluşmasına neden olmaktadır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Ağustos 2014
PEYZAJDA 4. BOYUT Temmuz 2014
PEYZAJDA 4. BOYUT Haziran 2014
PEYZAJDA 4. BOYUT Mayıs 2014
Meyer Limon Ağacı, limon ile mandalin veya tatlı portakal ağacı arasında çaprazlaşma (hibrit) sonucu oluşmuş bir narenciye türüdür. Citrus x meyeri rutaceae ailesine ve citrus cinsine ait olup hakiki bir tür değil bir hibrittir. Limona benzerliği ve limon gibi aynı amaçla kullanılması nedeniyle Meyer Limon olarak adlandırılmıştır. Citrus x meyeri 1908 yılında zirai bitkiler araştırıcısı, Frank Nicholas Meyer tarafından Çin’den ABD. ye getirilmiş, 1940 lı yıllarda Kaliforniya’da geniş çapta tarımı yapılmıştır. Ancak Meyer Limon Ağaçlarının çoğunun, kendileri hasta olmadan citrus treisteza virüsü taşıdığı gözlenmiştir. Dünyada milyonlarca narenciye ağacının ölümüne neden olan bu virüs nedeni ile, ABD. deki Citrus x meyeri ağaçları, diğer narenciye ağaçlarını kurtarmak amacı ile, imha edilmiştir. Şans eseri, dikilen ağaçlardan bir grupta bu virüsün olmadığı tespit edilmiş ve bunlardan elde edilen yeni fidanlar, 1975 yılında, Kaliforniya Üniversitesi tarafından, “Geliştirilmiş Meyer Limon” adı ile tarıma sunulmuştur. Citrus x meyeri budanmadığı takdirde 3-4 m yükseklik ve 2,5-3 m genişliğe ulaşır. Ağaç hemen hemen dikensizdir. Limon ve Misket Limonuna (lime) göre iklim şartlarına daha kolay adapte olur. Bu limonun tadı, bilinen limondan daha az ekşidir. Meyer Limonun meyvesi orta boyda eliptik ve yumuşaktır. Yüzeyi düzgün, rengi sarımsı turuncudur. Çok sulu, normal limon kokulu ve az çekirdeklidir. Ilıman bölgelerde iyi büyür tüm yıl boyunca meyve vermesine karşın en fazla meyve kışın toplanır. Çelikten yetiştirilen ağaçlar 2-3 yılda meyve verirler. Citrus x meyeri sıcak, bol güneşli hava ve iyi drenajlı topraklardan hoşlanır. Köklerinin suda kalmasından hoşlanmaz, ancak nemli havada daha iyi yetişir. Meyer Limon Ağacı arı, kelebek ve kuşlar için çekicidir. Çiçekleri normal limon çiçekleri gibi kokuludur. Güneş altında olduğu gibi yarı gölgede yetiştirilebilir. Tek bir ağaç, meyve oluşturmaya yeterlidir. PEYZAJDA KULLANIMI Citrus x meyeri esas olarak bir peyzaj bitkisi değildir. Ancak küçük bahçelerde vurgu bitkisi olarak kullanılabilir. Yürüme yollarının iki tarafına bodur meyve ağacı olarak dikilebilir. En fazla kullanımı, süs bitkisi olarak saksılarda yetiştirilmesi iledir. Soğuk iklim bölgelerinde, saksılar iç mekânda veya kış bahçelerinde saklanmalıdır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Nisan 2014
Coleus’lar Tropik Asya ve çevre adalarda bulunan çok yıllık bitkilerdir. Gösterişli çarpıcı renkli yaprakları ve gölgeyi sevmeleri ile tanınırlar. Coleus daha önceki sınıflandırmada, Lamiaceae ailesinde bulunan çiçekli bir cins olarak tanınmaktaydı. Yeni sınıflandırmada ise bu cins kaldırılmış, bu cinse bağlı türler Plecranthus ve Solenostemon cinslerine kaydırılmıştır. Bugün Coleus adı, kültüre alınan eski Coleus cinsi bitkiler için hala kullanılmaktadır. Bahçe bitkisi olarak sıklıkla kullanılan parlak ve renkli yapraklı Coleus blumei’nin yeni adı Solenostemon sucutellairoides olmuştur. Yaprağı Güzeller doğal ortamlarında çok yıllık olmakla birlikte, kültürde tek yıllık olarak kullanılmaktadır. Çiçekleri gösterişli olmamakla birlikte, çok renkli, değişik desenli yaprakları ile ilgi çeken bitkilerdir. Yaprakları yeşil, sarı, pembe, kırmızı ve kestane renginin değişik tonlarını içerirler. Yeni elde edilen hibridlerin bazıları sıcak ve güneşe de dayanıklıdır. Coleus’lar iyi bir toprak karışımına dikilmeli ve toprakları daima nemli olmalıdır. Toprak kuruduğunda, yaprakları buruşur. Toprağın nemli olması önemli olmakla birlikte, bitkinin kökleri suda kalmamalıdır. Kökler suda kaldığında, yaprakları koyu kahverengi olur, yaprak kenarları yanmış gibi kurur ve bitki çürüyebilir. Bunun için drenajı iyi olan ortam önerilir. Yaprağı Güzel’lerin 80-100 cm yükseklik ve genişliğe kadar erişeceği düşünülerek büyük saksı seçilmelidir. Coleus’lar genelde sabah güneşi alan, hafif gölgeli yerleri tercih ederler ancak yukarıda belirttiğimiz gibi bazı varyeteler güneşe dayanıklıdır. Yaprağı Güzel’lerin genç sürgünlerinin büyüme uçlarının kesilmesi, yan dallanmaları arttırır ve kompakt yapıda bir bitki elde edilir. Yaz sonunda çıkan çiçek sapları, bitki formunun bozulmaması için kesilebilir. Coleus’ların üretimi çelik veya tohumla yapılır. Bitki dallarından alınan çelikler hemen her mevsim kolaylıkla tutarlar. Sıklıkla kullanılan türler, tohumla üretilebilir. Yeni hibridler genelde az çiçek açarlar ve tohumdan üretilen Yaprağı Güzellere göre az bakım gerektirirler. Coleus’lar saksı ve uygun hazırlanmış bitki yataklarında yetiştirildiklerinde, genellikle böcek ve hastalıklara dayanıklıdır. Yaprak bitleri, beyazsinekler ve unlu bit zararlılar arasındadır. PEYZAJDA KULLANIMI: Yaprağı Güzeller saksı üretimine kolaylıkla adapte olurlar, özellikle bina girişlerinde ve yol kenarlarında kullanıldıklarında güzel bir görünüm sergilerler. Coleus’ların çoğu gölge seven ve az ışıkla idare eden bitkilerdir. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi bazı türler güneşe dayanıklıdır. Güneş altı bitki sergilerinde rahatlıkla kullanılırlar. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Mart 2014
Aeonium’lar her dem yeşil, sukkulent (etli yapraklı) bitkilerin en güzellerindendir. Bu bitkiler, peyzajda ve evlerde popüler olan sukkulentlerin çoğunu içeren, Crassulaceae ailesindendir. Aeonium kelimesi, Yunancada aionion (ölmez) kelimesinden türemiştir. Aeonium cinsi, Kanarya Adaları başta olmak üzere, Maderia Adası, Fas ve Etiyopya’da bulunan 35 den fazla türden oluşmaktadır. Bu bitkiler, soğuğa hassas, rozet oluşturan etli yapraklılardır. Bitkilerin büyüklüğü, birkaç santim yükseklikten, 100-120 cm, odunsu çalıya kadar olabilir. Salkım çiçekleri, beyaz sarı yıldız şeklindeki küçük çiçekçiklerden oluşurlar. Crassulaceae ailesinin diğer bazı türleri, Aenonimlar’a çok benzerlik gösterirler. Echeverialar başta olmak üzere Pachyveria, Graptopetalum, Grapteveria ve Dudlea gibi rozet yapan diğer sukkulent bitkileri Aeonium’lar dan ayırmak zor olabilir. Basit bir yöntemle bu ayırım yapılabilir: Aeonim yaprakları, gövdelerine ince fibröz bir bant ile bağlıdır, koparıldığı zaman gövdede yalnız yatay bir çizgi görülür. Diğer Crassulaceae ailesi bitkilerinde ise yaprak koparıldığında, gövdede çentik kalır. Aeonim’lar istekleri bilindiği takdirde, bakımı kolay bitkilerdir. Bu bitkilerin çoğu Kanarya Adaları, Atlantik Okyanusu ve küçük bir kısmı ise Orta ve Kuzey Afrika kökenlidir. Kanarya Adaları iklimi, Akdeniz iklimine uymaktadır. Bu nedenle dünyanın her tarafındaki Akdeniz iklim bölgelerinde, kolaylıkla uyum sağlarlar. Aeonium’ların çoğu hafif kuraklığa ve hafif dona dayanırlar. Kuru ortamda dona daha fazla dayanabilirler. Ancak çok yüksek sıcaklığa dayanmazlar. Işık istekleri fazladır, gölgeden hoşlanmazlar. Aeonium’lar suyu gövde ve yapraklarında depolarlar, kök yapıları çok ince ve yüzeyseldir. Bu ince kökler yeterli su bulamadıkları zaman, kuruyup ölürler bu nedenle bitki, yıl süresince nemli bir toprağı tercih eder. Birçok Aeonium gövdeden çıkan hava kökleri oluşturur, bu hava kökleri fazla uzamış yana eğilmiş gövdelerin ayakta durmasını sağlar. Aeonium’ların çoğu, don olmayan, suyun bol olduğu, kış aylarında büyüme gösterirler. Yaza doğru yaprakları içeri kıvrılarak bir çeşit uyku haline geçerler. Sıcak yaz aylarında bazı Aeonium’lar yapraklarını içe döndürerek, güneşe karşı korunma pozisyonu alırlar. Aeonimların çoğu monokarpiktir. Bitki çiçek açtıktan sonra ölür, ancak çiçek açmayan kardeşler büyümelerine devam ederler. Bitkinin üretilmesi, rozetlerin çeliklenmesi ile yapılabilir. Aeonium’ların zararlıları, afitler, beyazsinek ve unlu bittir. Diğer Crassulaceae cinslerinde olduğu gibi, bu bitkilerde de malathion ve benzeri insektisitler (böcek öldürücü) kullanılmamalıdır. İmidacloprid kullanılabilir. Aeonium lindleyi özsuyu, insanlara toksik etki gösteren eforbia özsularının doğal antidotudur. AEONİUM ARBOREUM - AĞAÇSI AEONİM Ağaçsı Aeonim, Aeonim cinsine ait subtropikal, sukkulent küçük bir çalıdır. Doğal olarak Fas’ın Atlantik kıyısında bulunmaktadır. 80-100 cm yüksekliğe ulaşabilir, dallanma gösterir, dalların uçlarında rozet oluşturan yaprakları vardır. Belli bir yüksekliğe erişen Ağaçsı Aeonium, küçük sarı çiçekçiklerden oluşan büyük bir çiçek açar ve ölür. Bitki, üzerindeki çiçek açmamış rozetlerle, yaşamına devam eder ve bu rozetlerden üretim yapılabilir. Doğada genelde yeşil renktedir ancak kültürde, koyu renk veya alacalı yapraklılar tercih edilmektedir. Don tehlikesi olan yerlerde kışın sera veya iç mekâna alınmalıdır. Aeonium arberoum cv. Schwartzkopf (Zwartkop) bu varyetede geniş rozetler siyaha yakın etli yapraklardan oluşmuştur. Peyzajda vurgu bitkisi olarak tercih edilir. Ayrıca alacalı yapraklı varyetelerde vardır. Aeonium tabuliforme (Tabak Aenyum) Kanarya Adaları kökenli çok ilginç bir süs bitkisidir. Hemen hemen yere yapışık uzanan, rozet formundaki yapraklar ile bitki 20-25 cm çapa ulaşabilir, yaprakların uçlarında küçük tüyler vardır. Bitki monokarpiktir genelde iki yaşında çiçek açar ve ölür. Aeonium haworthii doğal olarak Kanarya Adalarında bulunur. 40-50 cm yüksekliğe erişebilir. Gövdeler çok dallanma gösterir, dallar ucundaki rozetler kaşık şeklinde, mavi gri, kenarları kırmızı yapraklardan oluşmuştur. İlkbaharda sarıdan pembemsi beyaza değişen renkli çiçekler açarlar. Sukkulent bahçelerinde ve patiolarda seçilecek, dayanıklı bir türdür. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Şubat 2014
Calycanthus floridus Calycanthceae ailesine ait olup, ABD’nin güney doğusundaki nemli ormanlarda, doğal olarak bulunur. Doğal bulunduğu alan Virjinya’dan Güney Florida ve batıda Missisipi’ ye kadar uzanır. Kaliforniya’ da bulunan Calycanthus occidentalis, Calycanthus floridus ile hemen hemen aynı görünüm ve çiçeğe sahiptir. Bu bitkiden farkı, boyunun ve çiçeklerinin (8cm e kadar) biraz daha büyük olması ve geniş yapraklarının alt yüzlerinin diğeri kadar yumuşak olmamasıdır. Calycanthus floridus ün iki varyetesi tarif edilmiştir, bunlar Calycanthus floridus var. floridus ve Calycanthus floridus var. gloucus’ dur. Kadeh Çiçeği yaprak döken, kardeşlenme gösteren, 2-4 metreye kadar boylanan bir bitkidir. Koyu yeşil yapraklarının altı, soluk renklidir. Yaprakları eliptik, 5-12 cm uzunluğunda, 2-5 cm genişliğindedir, sonbaharda altın sarısı renge dönerler. Yapraklar parmak arasında ezildiğinde güzel bir koku verirler. Kahverengi-kırmızı çiçekleri, 4-5 cm uzunluğunda olup, güzel kokuludur. Genelde Mayıs-Haziran aylarında çiçek açarlar. Çiçek açtıktan sonra oluşan meyveler (tohum kapsülleri) kadeh şeklindedir, sonbaharda olgunlaşıp, kış boyunca bitki üzerinde kalırlar. Değişik bitkilerde çiçek kokusunun aynı olmadığı gözlenmiştir, bu nedenle bitki alınırken, çiçek açmış, güzel kokanların seçilmesi önerilir. Bitkinin yaşı ile birlikte, çiçek kokusunun artığı gözlenmiştir. Calycanthus floridus çiçeklerinin kokusunun, ananas, çilek ve muz kokuları karışımlarına benzemesinden dolayı, İngilizce’de Tatlı Çalı, Çilek Çalısı gibi isimlerle de bilinmektedir. Üretim tohumla, çelikle ve kökten ayırma ile yapılır. Kadeh Çiçeği çok sayıda kardeşlenme gösterir, bunlar ayrılarak kolaylıkla üretim yapılır. Calycanthus floridus üretimi ve büyütülmesi kolay, önemli zararlısı olmayan bir bitkidir. Toprak için fazla seçici değildir. Nemli toprağı tercih ettiğinden kurak yaz mevsiminde sulaması düzenli yapılmalıdır. Hoş parfüm kokulu çiçekleri nedeniyle tercih edilen bir bitkidir. Çiçekleri, yaprakları, dalları ve kabuğu kurutularak potpuri yapımında kullanılır. PEYZAJDA KULLANIMI: Kadeh Çiçeği özellikle, doğal yapının korunması istenen düzenlemelerde tercih edilir. Yandan verdiği kardeşler ile orman yapısına uyum gösterir. Calycanthus floridus aynı zamanda bina girişlerinde ve bina avlu ve teraslarında güzel kokusu nedeniyle kullanılmaktadır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Ocak 2014
Portulaca grandiflora Portulaceae ailesine aittir. Herkes tarafından bilinip yenilen, semizotu Portulaca oleracea ile aynı aileye mensuptur. Semizotu Çiçeği doğal olarak Güney Brezilya, Uruguay ve Kuzey Arjantin’de bulunur. Fazla yükselmeyen, tek yıllık, yayılıcı, yarı sukkulent (etli yapraklılar) gövde ve yaprakları olan bir bitkidir. İngilizce adı Moss rose (Yosun Gülü) dur. Gövdelerinin yere yakın ilerleyip, bulunduğu yeri yosun gibi kaplaması ve iri çiçekleri nedeni ile bu ad verilmiştir. Portulaca grandiflora 10 cm yükseklik ve 30 cm çapa erişir. Kırmızı gövdeleri ve kalın parlak yeşil yaprakları, sulu ve yumuşaktır. Silindir şeklindeki yapraklar 2 cm uzunluğunda olup uçları sivridir. Gül benzeri çiçekleri 2-4 cm genişliğindedir. Çiçekler yaz başından don oluncaya kadar açmaya devam eder. Semizotu Çiçeği pembe, kırmızı, sarı, turuncu veya beyaz renkte, yalın kat, yarı katmerli veya tam katmerli olabilir. Çiçekler gövde uçlarında olup, yalnız güneş ışığının fazla olduğu zamanlarda açarlar. Geceleri ve bulutlu havalarda kapalıdırlar. Portulaca grandiflora’ nın birçok kültürü yapılmıştır, bunların bazılarında katmerli çiçekler 7-8 cm genişliğe ulaşabilirler. PEYZAJDA KULLANIMI Semizotu Çiçeği, birçok bitkinin yaşayamayacağı kuru ve zayıf topraklarda rahatlıkla gelişir. Kuru alanlarda ve kaya bahçelerinde iyi bir yer örtücüdür. Kaya bahçelerindeki çatlaklar arasında rahatlıkla yetişir. Bordür kenarlarında ve merdiven yanlarında kullanılabilir. Portulaca grandiflora sıcak, kuru iklimde, güneye bakan yamaçlara dikildiğinde en güzel görüntüyü verir. Askılı veya askısız saksılar için de çok uygun bir bitkidir, saksı kenarlarından aşağıya doğru sarkarlar. Taş duvarların üzerinden aşağı sarkıtılarak da kullanılabilir. Unutulmaması gereken bir nokta, Semizotu Çiçeği bol güneş gereksinimi gösterir, aşırı ıslak topraklardan ve köklerinin suda bulunmasından hoşlanmaz. Bu nedenler ile saksı veya bahçelerde, drenajın iyi olmasına dikkat edilmeli ve bitki bol güneş alan bir yere dikilmelidir. Bitki üstten sulanmamalıdır, bu çiçeklerin bozulmasına neden olur. Bitkiler bulundukları yerde tohumlarının toprağa düşüp çimlenmesi ile yeniden oluşurlar. Bitkinin yaprak, gövde ve kökleri yenilebilir. |