|
Peyzajda 4.Boyut, ülkemizde bilinmeyen veya yeteri kadar tanınmayan bitkiler hakkında, profesyonel ve amatörlere bilgi verilmesi amacı ile hazırlanan bir programdır. Her ay yeni bir bitki tanıtımı yapılmakta, Palmiye Merkezi deneyimleri de aktarılmaktadır. Palmiye Merkezinin bir hizmeti olan, bu programın sizin veya bir arkadaşınızın e-posta adresine gönderilmesini arzu ediyorsanız, lütfen abone olunuz (abone olmak tamamen ücretsizdir, adresinize herhangi bir reklâm gönderilmeyecektir). PEYZAJDA 4.BOYUT'a abone olmak istiyorum>>>>>>> Arkadaşımı öneriyorum>>>>>> |
PEYZAJDA 4. BOYUT Aralık 2008
Dombeya cinsi, 190 kadar türü kapsamakta, bunlardan 7 si Güney Afrika’da bulunmaktadır. Dombeya burgessiae, Sterculiaceae ailesinden küçük bir ağaçtır. |
DOMBEYA AĞACI - DOMBEYA BURGESSİAE Dombeya burgessiae, Yabani Pembe Armut olarak da adlandırılmaktadır. Güney Afrika’nın KwaZulu-Natal bölgelerinden, kuzeye Tanzanya’ya kadar geniş bir coğrafik bölgede, doğal olarak bulunmaktadır. Doğasında orman kenarlarında, dağlık ve tepelik yerlerde ve nehir kıyılarında yetişmektedir. Cinse, Dombeya adı Güney Amerika’da bu aileden bitkileri toplayan Joseph Dombey’e atfen verilmiştir. Bu küçük ağacın boyu genelde 4 metreyi geçmez, etrafına yayılımı da 4 metre kadardır. Küçük bahçeler için tek, büyük bahçelerde ise grup halinde kullanılabilir. Güneş veya hafif gölgede yetişebilmektedir. Büyük, loblu, yeşil yaprakları yumuşaktır, asma yaprağına benzerler. Özellikle, ekim-kasım aylarından sonra açan, pembe veya beyaz salkım çiçekleri çok güzel bir görüntü oluşturur. Bitki üzerinde kalan çiçekleri kuruduktan sonra açık kahverengine dönüşür ve uzun süre dökülmeden kalırlar. Kuru çiçekler sapları ile birlikte kesilerek, susuz vazolarda süs olarak saklanabilirler. Dombeya Ağacı oldukça hızlı büyür, saksıdan çıkarılıp toprağa dikildikten sonra 3–4 yıl içinde erişkin boyuna ulaşmaktadır. Kuraklığa ve hafif donlara dayanıklıdır. Palmiye Merkezi Botanik Bahçesindeki ağaçlar, -6°C de yaprakları yanında gövde ve dallarını da kısmen kaybetmiş, yazın tekrar sürmüşlerdir. Üretimi tohumdan yapılır, tohumlar kolay çimlenir ve çabuk büyürler. Peyzajda, ülkemiz Akdeniz ılıman bölgelerinde, tek veya grup halinde kullanılabilir. Birçok ağacın yapraklarını kaybettiği ve çiçeklenmenin az olduğu, geç sonbaharda, grup ağaçlar püskül şeklindeki pembe-beyaz çiçekleri ile ilgi odağı olurlar. Gölgeye dayanıklılığı nedeni ile yüksek ağaçların altına da dikilebilirler. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Kasım 2008
Helikirizum’ lar Avrupa, Asya, özelikle Avustralya ve Güney Afrika’da bulunan 500 kadar türü kapsar. Astraceae Yıldızgiller familyasına aittirler. Helichyrisum adı Yunan’ca elios: güneş ve chrysos: altın kelimelerinden türetilmiştir. Ancak ailenin tüm üyelerinin çiçekleri altın veya sarı renkte değildir. Petiolare kelimesi de, bitkinin çiçek sapının uzun olmasını tarif etmektedir. |
PETİOLAR HELİKİRİZUM - HELİCHRYSUM PETİOLARE Petiolar Helikirizum “Helichrysum petiolare” Güney Afrika kökenli bir bitkidir. Bitki, yumuşak yapraklı, çabuk büyüyen ve yayılan, çok yıllık bir çalıdır. Yüksekliği 50 cm i, çapı 120 cm i pek geçmez. Kokulu, yaprakları 3–3,5cm uzunlukta, yuvarlak kenarlıdır. Yaprakların üzeri gümüşi-gri renkli tüylerle kaplı, altları ise daha açık renktedir. Ağustos-Eylül aylarında üzeri, uzun saplı, krem rengi çiçek püskülleri ile kaplanır, bu da bitkiye ayrı bir güzellik verir. Doğasında, Güney Afrika Cape bölgesinde, denizden uzak, orman kenarlarında ve dağ kenarlarında bulunur. Hafif kısa veya uzun süreli donlara dayanmaktadır. Bitki güneş altında daha iyi ve formda gelişim gösterir. Susuzluğa oldukça dayanıklıdır. Toprak için çok seçici değildir, ancak geçirgen, humuslu toprakta gelişimi daha iyi olmaktadır. “Limelight” kültüründe, yaprak rengi gümüşi-gri yerine, sarı-yeşildir. Bu kültür yarı gölge ortamda daha iyi gelişmektedir, ancak aslı kadar boylanmaz ve ömrü genellikle 2 yılı geçmemektedir. “Aurea”, “Sky Net” ve Varigeata (Ebruri) kültürleri de elde edilmiştir ve bugün sıklıkla peyzajda kullanılmaktadırlar. Peyzajda genellikle, bordür bitkisi veya yeşil ve kırmızı renkli yapraklı bitkiler arasında, renk kontrastı yaratmak için kullanılır. Peyzaj dışında, yaprakları Güney Afrika yerlileri tarafından soğuk algınlığı, öksürük, astım tedavisi, akciğer hastalıklarında ve yüksek tansiyonda, popüler bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Yaprakların yakılmasından çıkan duman, nefes yolu ile alınarak ağrı giderici olarak kullanılır. Yapraklar ayrıca yarada enfeksiyona engel olmak için kullanılmaktadır. Khoikhoi kabilesi yaprakları ve çiçeklerini yatak yapmak için kullanmışlardır. Helichrysum and Artemisia afra yaprakları birlikte yakılarak, sinek ve sivrisineklere karşı hoş kokulu, repellent (böcek kovucu) olarak kullanılır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Ekim 2008
Euphorbia (sütleğen) lar, etli yapraklı olan veya olmayan çok geniş bir bitki grubunu kapsamaktadır. 2000 den fazla türü olan bu cins, genelde dünyanın ılıman ve sıcak iklimli bölgelerinde yaşamaktadır. Genelde otsu veya dallanma gösteren çalı formunda olmalarına karşın bazıları ağaç formundadır ve ilk bakışta kaktüsler ile karıştırılabilirler. Euphorbia adı, 1. yüzyılda yaşamış, Mauritanya Kralı Juba’nın doktoru Euphorbus’a atfen verilmiştir. Euphorbus’un bu cins bitkileri tıpta kullandığı bilinmektedir. Tür adı tirucallii Güney Hindistan’da Malabar yöresinde yaşayan yerlilerin kullandığı addır. 1753 yılında, modern botaniğin kurucularından Linnaeus tarafından verilmiştir. |
EUPHORBIA TIRUCALLI:Kalem Bitkisi, Geyik Boynuzu Bitkisi Kalem Bitkisi (Euphorbia tirucalli) çok dallanma gösteren, etli yapraklı (sukkulent) bir bitkidir. Doğal olarak tropik Doğu ve Güney Afrika’da bulunmaktadır. Afrika dışında, Hindistan, Çin, Endonezya ve Filipinlerde fazla miktarda rastlanmasına karşın, bitkinin çok eskiden insanlar tarafından bu yörelere getirildiği düşünülmektedir. 3–5 metre, nadiren 10 metre boya kadar uzayabilir. Genç gövde ve dalları yeşil renktedir, yaşlanınca gri renk alırlar ve üzerleri pürüzlü olarak görülür. Yeşil dalları, dikensiz, pürüzsüz ve silindiriktir. Yaprakları çok küçük ve silindiriktir, 12x1,5 mm büyüklüğü geçmezler. Yapraklar kısa süre içinde dökülür ve bitkinin yalnız yeşil dalları ve gövdesi görülür. Bol dallanma gösteren, ancak yaprakları belirgin olmayan bitkiye, İngilizler Çıplak Kadın adını takmıştır. Bitki, yeşil, klorofil içeren dalları ve gövdesi ile özümleme (fotosentez) yapabildiği için, yaprağa fazla gereksinim göstermemektedir. Fazla dikkat çekmeyen, küçük, püskül şeklinde sarı çiçekleri, Nisan-Haziran aylarında, kısa dalların uçlarında açmaktadır. Çiçekten sonraki 1–2 ay içinde oluşan 10–12 mm çapında yuvarlak meyveleri üç lobludur, bulundukları dala kısa bir sapla bağlıdırlar. Meyve içinde kahverengi, oval tohumlar bulunmaktadır.Bitkinin gövde ve dalları beyaz renkte, en ufak bir çarpmada dışarı akan süt renginde sıvı ile doludur. Lâteks denilen bu sıvı zehirlidir, çok kimsede alerjik reaksiyon yapar, özellikle ağız, göz, burun gibi mukozal yapıların korunması gerekir. Bitki gövde ve dalları ile özümleme yapabildiğinden, yapraklardan su kaybı gibi problemi yoktur, kuraklığa son derece dayanıklıdır, ayrıca susuzluk ve kırılmadan sonra kendini çok çabuk toparlayabilmektedir. Tropiklerde sıklıkla çit bitkisi olarak kullanılmaktadır. Ot yiyen hayvanların bu bitkiye zehirli olmasından dolayı dokunmadıkları, kuşların ise meyvelerini yedikleri bilinmektedir. Euphorbia tirucallii içindeki lâteks, az miktarda kauçuk, fazla miktarda rezin içermektedir. Ancak bunların fazla ticari değeri yoktur. İçindeki yüksek karbonhidrat nedeni ile araçlarda yakıt olarak kullanılması ile çalışmalar yapılmıştır, biodizel olarak kullanılmıştır. Bu nedenle “Petrol Bitkisi” olarak da adlandırılmıştır. İç mekâna uygundur, ancak küçük çocuğu olanların dikkatli olması veya bitkiyi içeride tutmaması uygun olur. Akdeniz sahil kuşağımızda, hafif korumalı alanlarda peyzajda kullanılmaktadır. Üretimi tohum veya çelikten yapılır. Çelikler çok kolay tutarlar, dış etkenlere, susuzluğa ve ihmale dayanırlar, ancak 0°C altında zarar görür, ağır donlara ise dayanamazlar. |
|
PEYZAJDA 4. BOYUT Eylül 2008
Bu ay tanıtacağımız Ensete ventricosum, Akdeniz Sahil Kuşağı ılıman yörelerinde, peyzajda kullanılan gösterişli bir bitkidir. Esnete adı Habeşçe muz kelimesinden gelmektedir. 6 türden oluşan bu cinsin tüm üyeleri Eski Dünyanın tropik bölgelerinde bulunmaktadırlar. Yenen Muz bitkisi ile akrabadır. Don tehlikesi olan yörelerde, kış bahçelerinde kullanılması veya bitkinin yazın dış mekânda saksıda yetiştirilmesi, kışın da içeri sıcak bir ortama alınması önerilir. Bitki gerek formu, gerek kırmızı damarlı, geniş, gösterişli yaprakları ile yarattığı “tropikal vurgu” nedeni ile peyzaj uygulamalarında geniş yer bulmaktadır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Ağustos 2008
Bu ay tanıtacağımız bitkiler, sukkulent yaprakları olmamasına karşın, kaktüslerin atası olduğu düşünülen Pereskia lardır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Temmuz 2008
Bu ay tanıtacağımız Eukomis-Ananas Çiçeği bitkileri, ülkemizde tanınmayan ve merkezimiz dışında üretilmediğini sandığımız bitkilerdir. Zararlılara karşı dirençli, fazla bakım gerektirmeyen, ilginç ve güzel çiçekleri ile bahçelere renk katacağına inandığımız bu bitkileri kısaca tanıtmak istiyoruz. |
EUCOMİS: ANANAS ÇİÇEKLERİ Eucomis, Güney Afrikaya özel, kışın yaprak döken 15 türden oluşan bir cinstir. Soğanlı, çok yıllık (perennial) bitkilerdir. Uzun bir sap etrafında oluşan küçük yıldız şeklinde çiçekleri ve sapın ucundaki yaprakları ile ananas (pineapple) bitkisini çağrıştırdığından, Ananas Çiçeği adı verilmiştir. Eukomis’ler, hafif dona dayanıklıdır, kışın yaprak dökerler ve fazla su istemezler. Bu nedenlerle kışın dona veya aşırı su alacak yerde bulunan bitkileri, saksı içinde ev içine almak uygun olur. Üretim tohumdan veya çoğalan bitkilerin soğanlarının ayrılması ile yapılır. Ayrıca yaprak çelikleri ile de üretimi yapılabilmektedir. Soğanlar, toprağın 15 cm altına dikilmelidir. Organik maddeden zengin ve geçirgen bir toprak seçilmeli, bitkiler güneş altında veya yarı gölgede büyütülmelidir. Eucomis autumnalis: Yaprakları 45 cm e kadar uzayan, uzun çiçek sapı üzerinde çok sayıda yeşilimsi-beyaz çiçeği bulunan bir türdür. Çiçekler, yazın veya sonbahar başında açarlar. Parlak yeşil yapraklarının kenarları kıvrımlıdır, dalgalı bir görünümü vardır. Eucomis comosus: Bu tür 70 cm boya erişir. Açık yeşil yapraklarının kenarları dalgalı bir görünüm sergiler. Yaprak altları, mor beneklerle kaplıdır. 30 cm sap üzerinde açan, beyaz-yeşil çiçekler, bazen pembe noktalıdır. Eucomis bicolor: Yaprakları yukarıdaki türler şeklinde, yaprak uzunluğu 30–50 cm dir. Çiçek sapı kahverengi benekler ile kaplıdır. Açık yeşil çiçeklerin, tepallarının kenarları mordur. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Haziran 2008
Pistacia’lar Mango Ailesinden (Anacardiaceae), 11 türü kapsayan bir cinstir. Pistacia’ların bir kısmı, yaprak döker, bir kısmı herdem yeşildir. Akdeniz, Orta Asya, Malezya, Japonya, ABD ve Meksika’da doğal olarak bulunan türleri vardır. |
Pistacia chinensis (Çin Sakız Ağacı): Ülkemizde tanınmayan, peyzajda sıklıkla kullanılan bir türdür. Orta ve Batı Çin kökenlidir. İlkbaharda, hoş kokulu, kımızı çiçekler açar, sonbaharda yaprakları kızardıktan sonra dökülür. Pistacia atlantica (Mineç): Batı Anadolu’da Mineç adıyla tanınan büyük ve gösterişli bir ağaçtır. Genç sürgünleri sebze olarak kullanılmaktadır. Pistacia terebinthus, Doğu Akdeniz ülkelerinde doğal olarak bulunan, yaprak döken bir bitkidir. Bitki özsuyundan terebentin (turpentine) denilen bir sıvı elde edilir. Terebentin aynı zamanda çamlardan da edilen bir sıvıdır. Yağlıboya ve vernik sanayinde, imalat ve inceltme amacı ile kullanılır. Nisan-Haziran ayları arasında yeşilimsi renkli çiçekler açan 2–6 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını döken iki cinsiyetli bir ağaçtır. Meyveleri önce kırmızı sonra kahverengiye döner. Bu meyveler reçine, uçucu yağ ve sabit yağ taşımaktadır. PİSTACİA LENTİSCUS (Sakız Ağacı-menengiç-çıtlık): Gövdesinden yapılan kesilerden, sakız denilen özel kokulu bir sıvı elde edilir. Sakızın, ağızdaki bakterileri azalttığı bilinmektedir, tıpta kullanılır. Ayrıca koku verici olarak çeşitli keklere, reçellere ve dondurmaya katılır. Pistacia lentiscus var. latifolius, Sakız Adası ve Çeşme Yarımadasında bulunan bir varyetedir. 10m’ye kadar yükselebilen, kışın yapraklarını dökmeyen bir ağaçtır. Bu ağacın dallarının yaralanması ile Damla Sakızı elde edilmektedir. Damla Sakızı halk arasında mide ağrısı ve diyareye (ishal) karşı kullanılmaktadır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Mayıs 2008
Ülkemize yabancı olan ve ilk üretimini yaptığımız bitkileri tanıttığımız bu programda, Peyzajda kendi bitkilerimizin daha fazla kullanılmasını arzu ettiğimiz için zaman zaman bu bitkilere de yer vermekteyiz. Bu ay ve önümüzdeki ay tanıtacağımız bitkiler, Akdeniz Bölgemizin doğal bitkilerinden olup, hemen tüm Akdeniz’de rastlanan, ancak ülkemizde kültürde yeteri kadar yer verilmeyen Mersin ve Sakız ağacı olacaktır. |
MERSİN MYRTUS COMMUNİS Mersingiller “Myrtaceae” ailesi iki türden oluşmaktadır. Güney Avrupa ve Kuzey Afrika’da doğal olarak bulunan bu iki tür, yaprak dökmeyen büyük çalıdır, 3–5 metre boya kadar yükselirler. Güney Yarımküre Mersinleri ise, botanistler tarafından, Lophomyrtus, Luma ve Ugni adları ile başka gruplara yerleştirilmişlerdir. İki türden Kuzey Afrika, Cezayir güneyinde ve Cad da bulunanına SAHRA MERSİNİ Myrtus nivellei denmektedir. Ülkemizde, Mersin olarak bildiğimiz bitkinin, Latince adı Myrtus communis’tir. Aromatik (kokulu) bitkilerdendir. Yaprakları 3-5cm uzunluğunda hafif ovaldir, el ile sıkıştırıldığında hoş bir kokusu vardır. Yıldız şeklindeki beyaz çiçekleri 5 sepal ve 5 tepal den oluşur, ayrıca çok sayıda stamen (erkek organcık) içerir. Petaller genelde beyazdır, yuvarlak mavi-siyah meyvecikler içerirler, bunların içinde çok sayıda tohum bulunur. Mersin hem eski Yunan mitolojisinde, hem de ülkemiz Akdeniz insan için, kutsal değeri olan bir bitkidir. Efsaneye göre, Kıbrıs Adasında doğan, bir deniz köpüğüne binerek Knidos a (Datça) gelen Afrodit, burada tekrar doğup karaya çıktığında, bir Mersin Ağacının arkasına saklanmıştır. Bugün Akdeniz Bölgemizde yaşayan insanlar, bayramlarda ve özel günlerde, ölenlerin mezarlıklarını ziyaret ettiklerinde, mezara Mersin dalları ve yaprakları bırakmaktadır. Mersin meyvesi çiğ olarak yenilebildiği gibi, aroması nedeni ile çeşitli reçellere katılmakta veya tek başına reçeli yapılmaktadır. Halk arasında birçok iyileştirici özelliğine inanılarak, meyvelerin suyunun çıkarılarak içilmesi sıklıkla gözlenen bir uygulamadır. Mersin parlak güzel yaprakları, güzel çiçekleri, ilginç meyveleri ve susuz yazlara dayanıklılığı nedeni ile peyzajda kullanılmaktadır. Doğal Akdeniz Bahçelerinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Soliter veya gruplar şeklinde kullanılabileceği gibi, özellikle separasyon ve çit bitkisi olarak da kullanılabilir. Fazla bir bakım gerektirmez. İstenildiği takdirde, şekil budaması uygulanır. Üretimi sonbahar veya ilkbaharda ekilen tohumlardan veya yarı sert yaz çelikleri ile yapılır. Bol güneş ve geçirgen bir toprak gereklidir, -8–10°C soğuğa dayanıklıdır. Bugün birçok kültürleri elde edilmiştir. “Kompakt form”da, yapraklar ve bitki tümüyle küçüktür. “Flore Pleno” çiçekler katmerli beyazdır. “Microphylla” yapraklar ve çiçekler minyondur. “Variegata” yaprakların kenarları beyazdır (ebruri). “Tarentina” yapraklar iğne şeklinde ince, çiçekler krem beyazdır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Nisan 2008
Bugün tanıtacağımız Raphiolepis bitkileri, uzun süre önceleri ithal edilerek ülkemize girmiştir, özellikle İstanbul ve Marmara Bölgelerimizde ilgili seralar tarafından bilinirler. Ancak her istenildiği zaman bulunmamaktadırlar, Akdeniz Bölgemizde ise genellikle fazla bilinmemektedirler. Peyzajda informal çit bitkisi veya gruplar halinde kullanılırlar. Özellikle kışın dökülmeyen parlak gösterişli yaprakları ve ilkbahar yaz çiçekleri ile bahçelerimizde kullanabileceğimiz dayanıklı bitkilerdendir. Palmiye Merkezinde Raphiolepis umbellata ve Raphiolepis indica üretimde bulunmasına karşın henüz çok büyük örnekleri yoktur. |
|
PEYZAJDA 4. BOYUT Mart 2008
Bu ayın tanıtımını, ülkemizde bilinmesine karşın, peyzajda yeteri kadar kullanılmayan çok özel bir bitkiye ayırdık. Çeşitli renk ve görünümde çiçekleri, yeşil, bronz veya ebruri (variegata) geniş yaprakları ile tropik görünümlü tüm yaz çiçek açan bu bitkinin adı Kanna (Canna indica) dır |
PEYZAJDA 4. BOYUT Şubat 2008
Abutilyonlar malvaceae (ebegümecigiller) ailesine ait, 150 dolayında türden oluşan cinsdir. Abutilyonun bazı türleri her daim yeşil, bazıları ise yaprak dökerler. Tek veya çok yıllık, küçük çalı veya ağaç şeklinde olabilirler. Çoğu tropik Amerika kökenlidir, ancak bazı türler, Kuzey Amerika, Asya, Afrika ve Avustralya da bulunmaktadır. |
PEYZAJDA 4. BOYUT Ocak 2008