|
Peyzajda 4.Boyut, ülkemizde
bilinmeyen veya yeteri kadar tanınmayan bitkiler hakkında,
profesyonel ve amatörlere bilgi verilmesi amacı ile
hazırlanan bir programdır. Her ay yeni bir bitki tanıtımı
yapılmakta, Palmiye Merkezi deneyimleri de aktarılmaktadır.
Palmiye Merkezinin bir hizmeti olan, bu
programın sizin veya bir arkadaşınızın e-posta adresine
gönderilmesini arzu ediyorsanız, lütfen abone olunuz (abone
olmak tamamen ücretsizdir, adresinize herhangi bir reklâm
gönderilmeyecektir).
PEYZAJDA 4.BOYUT'a
abone olmak
istiyorum>>>>>>>
Arkadaşımı
öneriyorum>>>>>> |
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
ARALIK 2013 |
Pachypodium’lar apocynaceae ailesine aittir. Adenium
(çöl gülleri), Oleander (zakkumlar), Plumerya’lar ve
Periwinkle (Cezayir Menekşesi) de aynı aileye mensuptur.
Pachypodium cinsi, Güney
Afrika, Botswana, Namibya, Zimbabwe ve Madagaskar’ın
kurak bölgelerinde bulunan 25 kadar türü kapsamaktadır.
Pachypodium kelimesi Latince “kalın ayak” tan
gelmektedir. Bu cinsin gövdelerinin, toprağa yakın
kısımlarının geniş olması nedeni ile verilmiştir.
Sukkulent (etli) gövdeleri çok defa keskin dikenler ile
kaplıdır. Bu dikenler dallarda da bulunmaktadır.
Yapraklar yalnızca gövdenin ve dalların üst kısımlarında
bulunur. Bitkilerin uzaktan palmiyeye benzemesi
dolayısıyla Madagaskar Palmiyesi olarak
adlandırılmışlardır.
Madagaskar Palmiyeleri genel
olarak iç mekânda yetiştirilmesi kolay olan bitkilerdir.
Kuru ve sıcak iklimlerde dış mekânda da kolaylıkla
yetiştirilirler. Pachypodium lamarei ve
Pachypodium rutenbergianum gibi türler
sıcak-nemli iklimlere uyum sağlayabilmektedir.
Pachypodium’lar yazın büyüme
gösterirler, bu mevsimde büyümeleri hızlı ve bol
yapraklıdır. Çoğu türler kışın yapraklarını dökerler.
Kışın suya gereksinimleri yoktur. Yetiştirilmeleri için
iyi drenajlı bir toprak gereklidir, uzun süre drenajı
iyi olmayan toprakta, nemli ortamda kaldıkları takdirde
çürüme meydana gelir.
Madagaskar Palmiyeleri doğalarında
olduğu gibi tam güneş ışığına gereksinim gösterirler,
karanlık ve gölge ortamda iyi gelişme gösteremezler.
Pachypodium’lar dona fazla dayanıklı değillerdir.
Pachypodium lamerei, Pachypodium geayi, Pachypodium
lealii ve Pachypodium succulentum
sıcak iklimlerde dışarı dikilebilecek bitkilerdir. Diğer
türler ise saksıda yetiştirilirler. -3°C altındaki
sıcaklıkta, gövdelerinde ciddi bozukluk meydana gelir.
Her iki-üç yılda bir saksı değiştirildiği takdirde
gübreleme şart değildir, bununla beraber dengeli bir
gübre kullanılması ile daha çabuk büyürler ve bol çiçek
açarlar.
PACHYPODİUM LAMERİ:
Kültürde en fazla yetiştirilen Pachypodiumdur,
genelde Madagaskar Palmiyesi denilince bu bitki
hatırlanır. Pachypodium’lar içinde en hızlı
büyüyen türlerdendir, doğal olarak bulunduğu
Madagaskar’da, 600 cm.ye boya ulaşır. Kalın gövdesi ve
dalları dikenlerle kaplıdır. 2-3 cm uzunluğundaki
dikenler keskin ve yaralayıcıdır. Yeşil parlak
yaprakları mızrak şeklindedir, soluk sarı renkte
damarlanma gösterirler. Dallanma genelde vuruk, don veya
böcek tahribatı sonucunda oluşmaktadır.
Pachypodium lameri en kolay büyüyen
sukkulentlerden biridir, nemli sıcak iklimlerde bile iyi
gelişme gösterir.
PACHYPODİUM GEAYİ:
Bu bitkide Madagaskar Palmiyesi olarak
bilinir ve Güney Madagaskar kökenlidir. Genel görünüşü
Pachypodium lameri ye benzemekle birlikte,
daha dolgun ve uzundur. İki tür arasındaki ana fark, bu
türün, gri yeşil yaprakları daha incedir, parlak
değildir ve kırmızı damarlanma gösterir. Pachypodium
lameri’nin aksine kurak iklimde daha iyi gelişme
gösterir.
PACHYPODİUM
RUNTENBERGİANUM: En büyük ve en hızlı
büyüyen Pachypodium dur, 900 cm boya ulaşabilir.
Diğerlerine göre soğuğa daha dayanıksızdır, ortası sarı
olan beyaz çiçekleri, yukarıdaki iki türden farklı
olarak kışın, yapraksız zamanda açarlar.
PACHYPODİUM NAMAQUANUM:
Gövdesi en geniş olan Pachypodium’dur. Güney
Afrika’da doğasında 300-400 cm ye ulaşabilirler fakat
kültürde boyları 100-120 cm yi geçmez. Genelde fazla
dallanma göstermezler, dal sayısı 2-4 adeti geçmez.
Soluk yeşil yapraklarının kenarları kıvrımlıdır. Koyu
kırmızı renkli çiçekler, dalların uçlarında oluşur.
Yaşlı bitkiler, çok etkileyici bir görünüm gösterirler
ancak soğuğa duyarlı oldukları için peyzajda, saksı
bitkisi olarak kullanılmaktadır.
PACHYPODİUM SAUNDERSİİ:
120 cm boya erişebilir, bol dallanma gösterir. Düzensiz
dallanma nedeni ile görünümleri çok hoş değildir. Yaz
sonu veya sonbaharda beyaz çiçek açar, bitki gençken 4
yaşında bile çiçek açabilir.
PACHYPODIUM LEALİİ:
Bu tür genel olarak Pachypodium saundersii
‘ye benzemekle birlikte yaprakları parlak değil ve
kıvırcıktır. Çiçek boyunları pembedir, -3°C dayanırlar.
PACHYPODIUM SUCCULENTUM:
Soğuğa en dayanıklı Pachypodium’lardandır. Sıcak
ılıman bölgede yetiştirilebilir, doğada şişkin, geniş
kökleri toprak altındadır, saksı dikiminde kökler
toprağın üzerinde bırakılarak daha etkili bir görünüm
sağlanır.
Pachypodium’ların burada
yazılmayan 18 türü, kaktüs ve sukkulent meraklıları
tarafından saksıda yetiştirilen, genelde şişkin gövdeli
(kaudal) bitkilerdir. Pachypodium’lar ile ilgili daha
fazla bilgi ve fotoğraf için, Geoff Stein’in Dave’s
Garden’da yayınlanan bu konudaki yazısına
ulaşabilirsiniz. >>>
http://davesgarden.com/guides/articles/view/539/ |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - KASIM 2013 |
|
Astraceae
(Papatyagiller) ailesine ait olan Echinacea
cinsi, dokuz tür bitkiyi kapsamaktadır. Bu bitkiler
Kuzey Amerika’nın doğu ve orta bölgelerine endemiktir.
Nemli ve kuru otlaklarda bulunduğu gibi, açık orman
arazilerinde de görülürler. Gösterişli büyük çiçek
başları, birleşik çiçeklerden oluşmuştur. İlkbahardan
yaz sonuna kadar çiçek açarlar. Echinacea adı
Yunanca Echino “denizkestanesi” den gelmektedir.
İngilizce adı ”Kozalak Bitkisi”dir, çiçeğin ortasındaki
kozalak görünümünden esinlenerek konulmuştur. Bazı
türleri bitkisel tıpta kullanılmaktadır, bazıları da
gösterişli çiçekleri için bahçelerde yetiştirilmektedir.
Echinacea purpurea
Papatya ailesinin Echinacea cinsine aittir.
Purpurea Latince pembe demektir, bitki çiçek
başlarının, doğal rengi olan pembeden gelmektedir. Kuzey
Amerika’ya ait olan Ekinezya Georgia’dan
Louisiana, Oklahoma ve kuzeye doğru Virginia, Ohio,
Michigan İllinois, İowa ve Missouri eyaletlerinde
bulunmaktadır. Doğada, açık orman arazilerinde ve
otlaklarda bulunan bu bitkiye bazen nehir ve
bataklıklarda da rastlanabilmektedir.
Echinacea purpurea
rizomlu, (gövdesi toprak altında olan), çok yıllık,
erişkin olduğunda 150 cm boy 50 cm genişliğe ulaşabilen
bir bitkidir. Toprak üzerindeki gövdeleri genelde
yumuşak kısa kıllarla kaplıdır, tepeye yakın dallanma
gösterir. Yapraklar gövdenin alt kısmından çıkarlar
15X10 cm boyuta ulaşabilirler, sert bir yapıya
sahiptirler yaprak kenarları tırtıllıdır. Çiçek başları
15 cm çapa kadar olabilir. Ekinezya’nın çiçek
başında 200-300 kadar, doğurgan, iki cinsiyetli
çiçekçikler bulunur. Orta alandaki çiçekler portakal
rengidir, dışta bulunan çiçekler ise pembe-kırmızı,
uçları yeşil olup 3-8 cm uzunluğundadır. Çiçeklerde
tozlaşma, arı ve kelebekler tarafından yapılır. Bitki
iyi geçirgen toprakları tercih etmekle beraber, toprak
pH sı için fazla seçici değildir. Çiçeğin taç yaprakları
pembe, yeşil, kırmızımsı pembe veya sarı olabilir.
Bulunduğu yörenin iklimine bağlı olarak ilkbahar ve yaz
çiçeklidir. En fazla çiçeklenme Haziran ve Temmuz
aylarındadır. Sonbaharda da tek tük çiçeklenme görünür.
Echinacea purpurea
drenajı iyi olan topraklarda, güneş veya yarı gölgede
kolay
yetiştirilir. Uyumu iyi olan bir bitki olduğundan
kuraklığa, sıcağa, neme dayanıklıdır, fakir topraklarda
yetişebilir. Rizom kökler zamanla aşırı sıkıştığından,
3-4 yılda bir ayrılmalıdır. Bitkinin, güllerde olduğu
gibi çiçek açması için, ölü çiçek başlarının kesilmesine
gereksinimi yoktur, ancak bu işlemin yapılması bitkinin
genel görünümünü güzelleştirir.
Ekinezya
vejetatif yolla veya tohumdan üretilir. Vejetatif
teknikler, kökten ayırma, kökten çelik alma veya gövde
çelikleri ile yapılır. Kardeşlerin veya rizomların
ayrılması ilkbahar veya sonbaharda yapılmalıdır. Kök
ayırmaları için, kök çapının 0,5 cm olması gerekir, bu
işlem sonbahar sonu veya kış başı yapılmalıdır.
İlkbaharda alınan yeni sürgünler köklendirme hormonu ile
köklendirilebilir.
PEYZAJDA KULLANIMI: Echinacea
purpurea
uzun çiçeklenme dönemi ve gösterişli çiçekleri nedeni
ile doğal bitki bahçelerinde, çim arasında, bordur
bitkisi olarak veya orman bahçelerindeki gölge alanlarda
kullanılır. Düzenlemelerde sıklıkla, Rudbekya “Siyah
Gözlü Suzan Çiçeği” ile birlikte dikilirler.
Ekinezya
süs bitkisi olarak kullanıldığından, çiçek kalitesi ve
bitki formu yönünden birçok kültürü üretilmiştir. Süs
bitkisi olarak bahçelerde kullanılmasının dışında,
gösterişli çiçekleri nedeniyle kesme çiçekçilik için
üretimi yapılmaktadır.
Amerika
yerlileri tarafından, tıbbi açıdan en çok tercih edilen
Ekinezya, Echinacea angustifolia ise de,
Echinacea
purpureada
bu amaçla kullanılmaktadır. Ekinezya türlerinden yapılan
ilaçlar, anti virüs etkiye sahiptir, beyaz kan
hücrelerinin yapımını arttırır. Soğuk algınlığında
belirtilerin hafifleştirilmesinde ve yara iyileşmesinde
kullanılırlar.
Almanya’da Ekinezya’nın toprak üzerinde
kalan kısımlarından elde edilen, taze suyu, doku
yaralanmalarında ve vücudun enfeksiyonlara karşı
mücadelesinde kullanılmaktadır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - EKİM
2013 |
|
Yukka’lar
asparagaceae ailesine aittir. Her dem yeşil, çok yıllık
bitki olan Yukka’lar, çalı veya ağaç formunda
olabilirler. Kılıç şeklindeki yaprakları, yoğun veya
gevşek rozetler oluştururlar. Uzun sap üzerinde salkım
oluşturan çiçekleri, çan şeklindedir.
Yucca filamentosa
her dem yeşil, küçük, gövdesiz bir çalı
olup kılıç şeklindeki koyu yeşil yaprakları 75 cm
uzunluğa erişir. Yaprak kenarları ipliksi (filament)
yapılarla kaplıdır.
Güravize
doğal olarak güney-doğu ABD (Güney Carolina’dan,
Lousiana ve Mississipi ve Florida ye kadar olan bölge)
de bulunur. Soğuğa ve dış şartlara dayanıklılığı
nedeniyle tüm dünyada popüler olmuştur. Yazları, 200 cm
ye ulaşan çiçek sapı üzerinde, salkım şeklinde, her biri
6 cm ye ulaşan krem rengi çiçekler açar. Kılıç
şeklindeki yaprakların kenarlarında bulunan beyaz
ipliklere Latincede filament denilmektedir, bitkinin adı
da buradan gelmektedir.
Yucca
filamentosa
güneş altına dikilmelidir, gölgeye dikildiği takdirde
çiçek açmaz. Bataklık veya su biriken araziye
dikilmediği takdirde, –40°C
ye dayanırlar. Hemen her çeşit toprakta yetişebilirse de
iyi drenajlı, fazla su tutmayan toprakları tercih eder.
Sadece, kumlu toprak ve kuraklığa değil, gölgeye de
dayanıklıdır.
Güravize’nin
ince uzun kılıç şeklindeki yapraklarının uçları
dikenlidir ve daha önce belirtildiği gibi yaprak
kenarlarında bulunan fibröz iplikçikler, arkaya
kıvrılırlar. Bitkinin lifli yapraklarından ip, paspas ve
boya fırçası yapılır. Kalınlaşmış kökü yani rizomu
ezilerek sabun ve şampuan yapımında kullanılır.
6 beyaz tepali bulunan Yucca filamentosa
çiçekleri, erkek ve dişi organlara sahiptir. Fakat meyve
döllenmesi için birden fazla bitki gerekir. Eğer
çiçekler döllenmişse içinde tohumla dolu kapsüller
oluşur. Bitki çiçek açtıktan ve meyve verdikten sonra
ölür. Ancak ölmeden önce yandan verdiği kardeşlerle,
neslini devam ettirir.
PEYZAJDA KULLANIMI:
Güravize sınır belirlemede, kurak bahçe
düzenlemelerinde, kaya bahçelerinde ve kurak meyilli
alanlarda tercih edilmektedir. Özellikle yol
refüjlerinde kullanılır, yaprakları çok yoğun ve yüksek
olmadığından görüş mesafesini engellemezler. Bulunduğu
mekâna mimari bir görsellik kazandırır. Son yıllarda tüm
dünyada, yukka’ların alış veriş merkezleri
etrafındaki park yerlerinde, restoran çevrelerinde ve ev
bahçelerinde kullanımı artmıştır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - EYLÜL
2013 |
|
ZİZİPHUS JUJUBA (Ziziphus zizyphus, Ziziphus sativa,
Ziziphus vulgaris) HÜNNAP (Ünnap)
Ziziphus jujuba Rhamnaceae (Cehrigiller ailesi) ne
aittir. Hünnap ılıman iklim bölgelerinde
kolaylıkla büyütülen, yaprak döken, küçük bir ağaç veya
büyük bir çalıdır. Ziziphus jujuba’nın
vatanı muhtemelen Orta Doğu’dan Çin’ e kadar olan
bölgedir. Çin’de binlerce yıldır meyvelerinden istifade
edilmektedir. Erişkin ağaçlar –20
°C
kadar dayanıklıdır ancak genç bitkiler dondan
korunmalıdır.
Hünnap,
dikenli, büklümlü dalları olan ve düzgün taç yapmayan
bir ağaçtır. Ziziphus jujuba 8-10 m
yükseklik ve 5-8 m çapa erişebilir. Budama ile tek
gövdeli ağaç yapılabilir, ancak budanmamış ağaçlar
genelde çok gövdelidir. Ağacın kabuğu gri-siyah
lekelerle kaplıdır. Oval yaprakları parlak yeşil renkte,
2-6 cm uzunluğunda olup alt yüzleri soluk yeşildir,
karşılıklı olarak çıkarlar. Sonbaharda yapraklar parlak
sarı renge dönerler ve dökülürler. Yaprak köklerinde
uzun dikenler mevcuttur. İlkbaharda küçük salkımlar
halinde, sarı, beyaz renkte, kokulu çiçekler açar ancak
yaprak ile gövde arasında kalan çiçekler fazla dikkat
çekmezler. Yeşil renkte oval veya yuvarlak meyveler, 2-4
cm uzunluğundadır. Olgunlaşınca renkleri koyulaşır önce
kırmızı daha sonra siyaha dönüşürler ve yüzeyleri
buruşur. Sonunda tatlı, suyu azalmış ve üstü buruşuk
gözüken bir meyve oluşur, bu nedenle Çin Hurması
olarak da adlandırılırlar. Meyveler tatlıdır taze olarak
tüketilebildiği gibi, şekerleme, konserve veya hurma
gibi kurutularak yenilebilirler.
Hünnap
her çeşit toprakta yetişebilir, ayrıca kuraklığa da çok
dayanıklıdır. Bol güneşli veya yarı gölgede
yetiştirilebilir. Ziziphus jujuba genelde
bitki zararlılarına karşı dayanıklıdır. Ağaçların iyi
büyüme ve meyve vermeleri için senede 2-3 defa gübre
verilmesi uygun olur. Ağaçlar yaz sonu veya sonbahar
başında tekrar çiçek açıp, kıştan önce ikinci bir ürün
verebilirler.
Hünnap
ağaçları tohumla veya yandan verdiği kardeşlerin
ayrılması ile çoğaltılır. Ancak tohumdan üretilen
ağaçların meyve vermesi geç olur. Aşılı olanlar tohumdan
üretilenlere göre daha az dikenli olurlar.
Ziziphus jujuba
hemen tüm ılıman iklim bölgelerinde yetiştirilmektedir.
Çin’de en fazla bulunan meyve ağacıdır. Hindistan’da
kutsal ağaç olarak bilinir ve birçok dini seremonide
meyveleri Siva’ya sunulur.
PEYZAJDA KULLANIMI:
Ziziphus Jujuba bir vurgu ağacı değildir,
gölgesinden faydalanılamaz. Dikenleri nedeniyle yüksek
çit yapımında veya meyve bahçelerinde meyve ağacı olarak
kullanılabilir.
Taze Hünnap meyvesinin kokusu yeşil
elmaya, olgun meyvelerin kokusu ise hurmaya benzer.
Meyvesinden marmelat veya reçel yapılır. Çekirdeği ise
çiğ olarak yenilir. Hindistan’da yabani meyvelerden
yapılan şerbet, soğuk içecek olarak kullanılmaktadır.
Taze yapraklar Endenozya’da pişirilip yenmektedir.
Venezüella da Hünnap’tan likör yapılmaktadır.
Çin’de Hünnap taze olarak, kurutularak,
tütsülenerek, turşu, şekerleme yapılarak yenilmektedir.
Meyve uzun süre bozulmadan ve kalitesini kaybetmeden
derin dondurucuda saklanılabilir.
Ziziphus jujuba özellikle kuru bölgeler için önemli
bir ağaçtır, zayıf toprakta bile hızlı büyür, kerestesi
değerlidir, iyi bir yakacaktır, deve ve keçilere karşı
çit bitkisi olarak kullanılır ve meyvesi insanlar
tarafından tüketilir.
Bitkinin çeşitli kısımları halk ilacı olarak
kullanılmaktadır. Meyveleri yara ve ülser üzerinde
tatbik edilebilir. Olgun kurutulmuş meyveler, bağırsak
yumuşatıcı olarak kullanılır. Tohumları hamile
kadınlarda görülen bulantı, kusma ve karın ağrısına
karşı kullanılır. Yağ ile karıştırılan meyveler,
romatizma ve kas ağrısı olan bölgeye sürülür. Püre
haline getirilen yapraklar ateş, astım ve karaciğer
hastalıklarında kullanılır. Kaynatılmış ağaç kabuğu
ishal ve dizanteri tedavisinde kullanılır. Kabuktan
yapılan merhem, yaralara tatbik edilir. Kökleri bağırsak
temizleyicidir. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
AĞUSTOS 2013 |
|
Justica bradegeeana
her dem yeşil bir çalı olup acantheaceae ailesinin
Justica cinsine aittir. Justica cinsi 400 den
fazla tropik tür içermektedir, 1754 yılında “British
Gardener’s Directory" adlı kitabı yazan, İskoçyalı
bahçıvan Jeymis Justice’ye atfen verilmiştir. Karides
Bitkisi doğal olarak Meksika’da bulunur, Florida’da
ise doğaya kaçmıştır. Tür adı, Amerikalı Botanikçi
Townshend Brandgee’den gelmektedir. Bakımı kolay, don
olmayan yerlerde devamlı çiçek açan ve ilginç çiçekleri
ile dikkati çeken bir bitkidir. Genelde zararlılardan
fazla etkilenmez.
Justica bradegeeana
ince gövde ve dalları ile 120 cm yükseklik 60-70 cm
genişliğe ulaşabilir. Karides Çiçeği, sıcak iklim
bölgelerinde her dem yeşildir, devamlı çiçek açar. Yeşil
oval yaprakları 3-6 cm. uzunluğundadır. Kırmızı
braktelerden (çiçek sapı
tabanında bulunan yaprakçık) çıkan beyaz
çiçekleri, karidese benzediği için Karides Çiçeği
ismini almıştır. Gövdeden çıkan dalların ucunda 15 cm.
uzunluğunda koyu kırmızı veya koyu kırmızıdan pas
rengine kadar değişen, brakteler çıkarır ve her
braktenin ortasında beyaz çiçekler görünür. Gövde ve
yaprakları yumuşaktır. Brakteler ilk çıktığında
beyazdır, güneşle temastan sonra açık pembeden koyu
somona kadar renk değişikliği gösterir. Braktelerden
çıkan ince uzun beyaz çiçeklerin, boyun kısmında kestane
rengi benekler bulunur. Çiçekler kelebek ve arı kuşları
için çekicidir.
Justica bradegeeana en iyi, tropik
bölgelerde, gölgede yetişmektedir. İyi drenajlı kumlu ve
zengin toprağı tercih etmekle birlikte çok seçici
değildir. Soğuk bölgelerde bakımı kolay, az ışığa
dayanıklı olduğundan sera veya evlerde saksı bitkisi
olarak yetiştirilebilir. Karides Çiçeği güzel bir
görünüm sergilemesi için, sıcak havalarda iyi
sulanmalıdır. Dona fazla dayanıklı değildir, don
sonucunda gövde tamamen bozulsa da havalar ısınınca
genelde köklerden sürmektedir.
Genellikle dallanması düzgün değildir ve zamanla bitki
fazla uzayarak yanlara doğru sarkar. Bunun önlenmesi ve
bol çiçek açması için üst kısımlar zaman zaman
budanmalıdır. Budama yapılan durumlarda bitkinin desteğe
gereksinimi kalmaz.
Justica bradegeenana’nın birçok
kültürü mevcuttur. Kültürlerde brakte rengi sarı, pembe,
yeşil veya koyu kiremit kırmızısı olabilir. Üretimi
çelik veya ilkbaharda gövdelerin ayrılması ile
yapılmaktadır.
PEYZAJDA KULLANIMI: Karides Çiçeği çok yıllık
karışık çiçek tarhlarına veya bordürlere renk katmak
için kullanılır. Ilıman iklimlerde hemen tüm yıl boyunca
çiçek açar. Korunaklı noktalarda ve sahillerde
kullanılacak subtropik bir bitkidir.
Ağaç altı veya gölge alanlarda tercih edilir. Özellikle
bahçenin gizli köşelerinde güzel bir görünüm sağlar. Don
tehlikesi olan bölgelerde saksı içinde yetiştirilen bu
bitki kışın korunaklı bölgeye alınmalıdır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
TEMMUZ 2013 |
|
Plumbago
plumgaginaeae ailesine aittir. Dünyanın sıcak
bölgelerinde bulunan, bu cinse ait on türün beşi, Güney
Afrika’da bulunmaktadır.
Plumbago auriculata Güney Afrika ya özel
bir çalıdır. Genelde Cape bölgesinde Tecomaria
capensis ile birlikte bulunur. Plumbago
auriculata Thunberg tarafından 1794 yılında
verilen Pulumbago capensis adı ile de
bilinmektedir. Ancak Lamarck 1786 yılında Doğu
Hindistan’da, bu bitkiyi Pulumbago auriculata
olarak tanımlamıştır. Bitkinin Doğu Hindistan’ta
bulunması “Hollanda Doğu Hindistan Şirketi”nin ticaret
yolu üzerinde bulunan Cape Town dan bitkinin Hindistan’a
götürülmesine bağlıdır. Plumbago kelimesi Plumbum
(kurşun) kelimesinden gelmektedir, kurşun
zehirlenmesinde tedavi edici olduğu düşünülmüştür.
Auriculata latince’de kulak şeklinde demektir, yaprak
kaidesinin görünüşü nedeniyle verilmiştir.
Doğada Mavi Yasemin tırmanıcı özellikli bir çalı
olup 300 cm yükseklik ve genişliğe ulaşabilir. Yaprak
yapısı incedir ve üzerinde bezlere ait çok küçük
noktacıklar bulunur. Yaprak altı gri yeşil renktedir.
Yazın Plumbago auriculata soluk gök mavisi
renkte çok güzel çiçeklerle kaplanır. Esas
çiçeklenme devresi Mayıs-Ekim ayı olmakla birlikte diğer
zamanlarda tek tük çiçeklenme devam etmektedir. Bu
bitkinin beyaz çiçekli formu da mevcuttur. Beyaz
plumbago diğerine göre yavaş büyümekle birlikte, bol
çiçek açar.
Peyzajda Kullanımı
Mavi Yasemin
sağlam yapılı, kendini çabuk toparlayabilen bir bitki
olduğundan, uzun yıllar ev bahçelerinde ve ticari peyzaj
alanlarında başarıyla kullanılmıştır. Plumbago
auriculata bugün dünyanın birçok yerinde ve
Avrupa’da standart bir bitki olarak kullanılmaktadır.
Mavi Yasemin
şekil budamasına uygun bir bitki olduğu için formal ve
informal çit yapımında kullanılmaktadır. Budamadan sonra
tekrar bol çiçek açar. Kış sonları budama uygun olur,
ancak bazı yıllar budama yapılmayabilir. Plumbago
auriculata ağaç şeklinde de gelişebilmektedir.
Büyük bahçelerde ve geniş alanlardaki peyzajlarda,
kardeşlenme ile yayılarak büyük alanları kapatabilir.
Mavi Yasemin
hızlı büyüyen, kuraklığa dayanıklı ve uygulamada yüz
güldüren bir bitkidir. Toprak bakımından çok seçici
olmamakla birlikte, bol kompostlu topraklarda en iyi
şekilde gelişir. Dona hassasdır, ancak dondan zarar
gören yaprak ve dallar kolaylıkla düzelirler. Üretimi
tohum, çelik ve kardeşlerin ayrılmasıyladır. En kolay
üretim yöntemi, ana bitkiden yayılan, köklenmiş
kardeşlerin ayrılması ile yapılır.
Plumbago auriculata
geleneksel tıpta,
siğillerin, yaraların ve kırık kemiklerin
tedavisinde kullanılır. Baş ağrısı ve kötü rüyalardan
kurtulmak için de kullanılmaktadır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
HAZİRAN 2013 |
|
Echium’lar
Boraginaceae
ailesine aittir. 40 kadar türü kapsayan bu cins,
Akdeniz ülkeleri, Kanarya Adaları, Maderya Adası ve Batı
Avrupa’da doğal olarak bulunmaktadır. Ekyumlar
tek yıllık, iki yıllık, çok yıllık, her dem yeşil, otsu
ya da çalı bitkilerdir. Yaprakları tüylüdür, sap
üzerinde yazın açan çiçekleri, çan şeklinde olup püskül
oluştururlar.
Echium candicans’ın eş adı Echium
fastuosum dur. Yarı odunsu bir çalıdır, Madeira
‘nın iftarı olarak adlandırılmaktadır. Maderya Adası,
Atlantik Okyanusun’da Portekiz’ e ait takım adalardan
biridir. Bu adalara endemik olan bitki, doğal olarak
Kanarya Adalarında da bulunmaktadır. Bugün
Mavi Ekyum
kültürü yapılarak dünyanın birçok yerinde
yetiştirilmektedir.
Echium candicans
çok yıllık, ancak kısa
ömürlü, her dem yeşil bir çalıdır. Boy ve
genişliği en fazla 250 cm. ye kadar ulaşır. Zakkuma
benzeyen gri yeşil yaprakları, 10 cm ye ulaşabilir. Dal
uçlarındaki yapraklar, birbirine yakın olup geniş rozet
şeklinde görünürler. İlkbahar ve yazın 60 cm
uzunluğundaki saplar üzerinde, yakut mavisi veya mor
mavi renkteki açan çiçeklerin stamenleri (erkek
organları) kırmızıdır. Çiçeklerin yalnız 10 mm
uzunluğunda olmasına karşın yüzlercesi birlikte açarak
çok güzel bir görünüm sergilerler.
Mavi Ekyum
dona karşı hassas bir bitkidir. Ancak kısa süreli hafif
dona dayanabilir. Tuzluluğa ve kuraklılığa karşı
dayanıklıdır. Dış mekânda iyi drenajlı, orta derecede
organik malzeme içeren ortamda ve güneş altında
yetiştirilmelidir. Kışın bulunduğu yerde önlem alınmalı,
üzeri örtülerek korunmalıdır. Bitki alkali veya nötr
ortamı tercih eder.
PEYZAJDA KULLANIMI Echium candicans
özellikle az su isteyen bahçelerde kullanılmaktadır.
Güneş altında, az sulanan, kayalık bir ortamda en iyi
şekilde gelişir ancak dondurucu soğuklardan
korunmalıdır. Uygun ortamda bitki çok hızlı büyür ve
çarpıcı mavi-mor çiçekleri ile herkesin beğenisini
kazanır. Don tehlikesi olan yerlerde Mavi
Ekyum saksı bitkisi olarak yetiştirilir. Bu takdirde
düzenli budama ile bitkinin aşrı büyümesi önlenmeli ve
kışın korunaklı bir bölgeye alınması sağlanmalıdır. Arı
ve kelebekler için çekici olan Echium candicans,
arı kuşu ve kelebeklerin istendiği bahçelerde
kullanılan bir bitkidir. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
MAYIS 2013 |
|
İris
Yunan mitolojisinde “Gökkuşağı Tanrıçası”dır ve
Olimpos’un en önemli tanrıları arasındadır. İris,
güzel ve zarif çiçekleri nedeniyle tarih boyunca Monarşi
ve Kraliyet ailelerinde sembol olarak kullanılmıştır.
Lousiana İrisleri
Güney ve Orta Lousiana’nın (ABD) körfez sahillerinde ve
iç kısımlardaki bataklık arazilerinde doğal olarak
bulunurlar. Bu bitkilerin hepsi, iris cinsinin
Hexagonae serisine aittir. Lousiana İrisleri:
İris brevicavulis, İris fulva, İris hexagona, İris
giganticeaerulea ve İris nelsonii den
oluşmaktadır. 1920 li yıllarda bu irisler tanındıktan
sonra botanikçiler ve iris meraklıları, doğada yüzlerce
yeni tür iris bulmuşlardır. Ancak yapılan araştırmalarda
bulunan yeni irislerin, İris fulva ve
İris giganticeaerulea başta olmak üzere doğal
irislerin, bulundukları ortamda hibritleşmesi sonucu
ortaya çıktığı anlaşılmıştır.
Bugün kabul edilen türlerden İris hexagonae, İris
giganticeaerulea ve İris brevicavulis mavi-pembe
grubunda olup bazen beyaz olabilmektedirler. İris
fulva ve İris nelsonii kırmızı-sarı grubundadır.
İris lousiana “Black gamecock”
1978 yılında Chowninge tarafından hibridize edilmiştir.
1986 yılında Amerikan İris Derneği tarafından
ödüllendirilmiştir. 10 cm uzunluğundaki kadifemsi koyu
lacivert çiçeklerinin ortasında, altın renkli bir kısım
bulunur, bu herbeseus (gövdesiz) bitki muhtemelen
şimdiye kadar üretilen Lousina İrislerinin en
güzelidir. Bu hibrit iris ince 50-80 cm uzunluğundaki
yeşil yaprakları ve ilkbaharda açan, koyu mavi çiçekleri
ile çok güzel görüntü sergiler.
Siyah İris
tam güneşi sevmekle birlikte hafif gölgede de çiçek
açmaya devam eder. Tercihleri arasında organik maddece
zengin, nemli toprak olmakla birlikte, ideal olmayan
şartlara da adapte olmaktadır. Fazla su isteği nedeniyle
su ve bataklık bahçeleri için uygundur, pH isteği
5,5-6,5 arasındadır. Alkalin durumunda bitki kloroz
(sararma) gösterir. Sulamalar arasında, toprağın
kurumasına izin verilmemelidir.
PEYZAJDA KULLANIMI
İris lousiana “Black gamecock”
özellikle su bahçeleri ve bol sulanan bahçelerde, grup
halinde kullanılır. Bitki etrafa yayılarak koloniler
oluşturur. Diğer su seven irislerle: Bataklık Süseni (İ.pseudocorus),
Altın Süsen (İ.xanthospuria), Kırmızı Kardinal
Çiçeği (Lobelia cardinalis), Su Kannası (Thalia
dealbata), Pontaderya (Pontaderia cordata),
Papirus (Cyperus
papyrus)
ile birlikte kullanılabilir.
Siyah İris
kesme çiçek olarak da kullanılmaktadır. Çiçekleri 7-10
gün yaşayabilmektedir. Bitkiler -10°C soğuğa kadar
dayanıklıdır, daha soğuk yörelerde, rizomlar topraktan
çıkarılıp saksı içinde, ılık bir ortamda kışı
geçirmelidir. Bitki yenildiği takdirde zehirlidir. Bazı
alerjik kişilerde elle temasta deride tahriş (iritasyon)
ve alerjik reaksiyona neden olabilir.
Üretimi
rizomların veya kardeşlerin ayrılması ile yapılmaktadır.
|
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
NİSAN 2013 |
|
Hibiscus
200 den fazla ağaç, çalı tek yıllık ve çok yıllık
bitkiyi kapsayan bir cinstir. Tüm hibiskuslar
malvaceae ailesine aittir. Hibiskusların çoğu
tropikaldir, renkli, büyük çiçeklere sahiptir.
Hibiscus asetosella
kısa ömürlü çok yıllık bir çalıdır, genellikle
yapraklarının çarpıcı rengi dolayısıyla süs bitkisi
olarak kullanılır. Yapraklar bronz ve koyu kırmızı
renkte olabilir, bu görünümleri ile Japon akçaağacına (Acer
palmatum) bir alternatiftir. Meyveleri ve
yaprakları yenilebilir, mayhoş bir tadı vardır.
Kırmızı Yapraklı Çin Gülü’nün ana vatanı Angola’dır.
Özellikle yol kenarlarında ve tarıma açılan arazilerde
bulunmaktadır. Orta Afrika ülkelerinde kültürü yapılıp,
ıspanak gibi yenmektedir. Karışık salatalarda da
kullanılan bir bitkidir. Asetosella kelimesi Latince
sorrel (yonca) kelimesinden gelmektedir, hibiskusun ekşi
tadını tarif etmektedir.
Hibiscus
asetosella
yaprakları oval veya lopludur. Yeni üretilen
varyetelerde yapraklar derin loplara sahiptir ve Japon
akçaağacının yapraklarına benzemektedir. Varyetelerin
yaprakları loplu, lopsuz, yeşil-kırmızı veya kırmızı
olabilir. Ancak süs bitkisi olarak tercih edilenler koyu
kırmızı, bronz renkli veya alacalı yapraklara sahip
olanlardır. Yapraklar arkadan aydınlatma yapıldığında
veya güneş ışığı altında güzel bir görünüm sergilerler.
Hibiskusa has tipik huni şeklindeki çiçekler 4 cm. kadar
uzarlar. Çiçekler koyu vişneden mora kadar renk
değişikliği gösterir, yaprak rengi ile uyumludur. Yaprak
saplarında tek bir çiçek açmaktadır. Sabah açan bu
kadife kırmızısı çiçekler, öğlene kadar kapanırlar.
Kırmızı Yapraklı Çin Gülü yukarı uzayan bir
bitkidir. Ancak yetişkin bitkiler dallanmalar ile yana
açılabilirler. Bitki 120 cm. yüksekliğe ve 60 cm
genişliğe erişmektedir. Düzenli yapılan budamalarla
bitkinin ömrü uzar ve daha çok çiçek açması sağlanır.
Hibiscus asetosella
fazla bakıma gereksinim göstermez, en büyük isteği
sudur. Bitki nemli toprağı sevmekle birlikte köklerinin
suda olmasından hoşlanmaz. Saksıda olan bitkiler her gün
sulanmalıdır. Kırmızı Yapraklı Çin Gülü dona
dayanmamaktadır. Bu nedenle kışın soğuk geçtiği yerlerde
iç mekân bitkisi olarak kullanılmalıdır. Soğuk iklim
bölgelerinde mevsimlik olan bitki, sıcak yörelerde
güneş altında veya yarı gölgede sulanmak şartıyla, uzun
yıllar yaşar. Don olasılığı olan yörelerde, sonbaharda
dış mekândaki bitkilerden alınan çelikler, kışın sıcak
bir ortamda saklanarak ertesi yıl için hazırlanabilir.
Hibiscus asetosella
en iyi gelişeceği ortam; şiddetli, kurutucu rüzgârlardan
uzak, deniz suyu spreyi olmayan, gıdaca zengin ve nemli
topraklardır. Kırmızı Yapraklı Çin Gülü tohum
veya çelikle kolaylıkla üretilir. Kısa sürede güzel
kırmızı elsi yapraklarıyla küçük bir Japon akçaağacı
görünümü oluşturur.
PEYZAJDA
KULLANIMI: Hibiscus
asetosella peyzajda elsi, koyu vişne-bronz
renkli yaprakları nedeniyle kullanılmaktadır.
Bahçelerin yapısına renk katar.
Kırmızı Yapraklı Çin Gülü
Japon Akçaağacı
görünümünde ancak daha küçük bir bitkiye gereksinim
olduğunda tercih edilebilir. Bazı küçük varyeteler çok
güzel saksı bitkisi olarak da kullanılabilir.
Çalı
formundaki Hibiscus asetosella mevsimlik
çit, vurgu bitkisi veya kır bahçelerinde karışık
bordürlerde kullanılır. Özellikle Bahçe Kül (Senecio
maritima) gibi gümüş yapraklı bitkilerle çok güzel
bir zıtlık oluşturur. Pentas (Penthas lanceolata),
Zinya (Zinnia
elegans) ve Kelebek Verbenası (Verbena
bonariensis) gibi pembe çiçekli bitkilerle birlikte
kullanıldığında da güzel bir görünüm elde edilmektedir.
Muz (Musa paradisiaca), Kana (Canna indica)
gibi geniş yapraklı bitkilerle kullanılarak tropikal
görünüm sağlanır. Değişik renkli süs otları ile
birlikte, zıtlık sağlamak için sıklıkla kullanılır.
Çiçekleri yalnız bir gün sürse de floristler koyu vişne
rengi yapraklarından dolayı Kırmızı Yapraklı Çin
Gülü’nü düzenlemelerde kullanmaktadır. Solan
çiçeklerin altında oluşan, kaliks denilen çiçek
kalıntısı, düzenlemelerde ilginç bir görünüm
sergilemektedir. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
MART 2013 |
|
Solandra 7 tür çiçekli bitkiyi kapsayan bir cinstir.
Solanaceae ailesine ait olan Solandralar Meksika,
Karayipler ve Güney Amerika’nın kuzeyinde doğal olarak
yetişirler. Bu cinsin tümü odunsu gövdeye sahip, her dem
yeşil sarmaşıklardır. Solandra adı İsveçli doğacı Dantel
C.Solander’den gelmektedir.
Solandra maxima’nın
ana vatanı Meksika, Kolombiya ve Venezüela’dır. Altın
Kadeh Sarmaşığı kalın, ağır gövdeli tropikal
bir sarmaşıktır. Geniş parlak yaprakları ve büyük çan
şeklinde altın sarısı çiçekleri ile dikkat çekicidir.
Kalın odunsu, ip şeklindeki gövdeleri sıklıkla
dallanmalar gösterir ve boğumlar arasından dışarıya hava
kökleri verir. Bitki verdiği bu kökler sayesinde 50
metreye kadar uzayabilmektedir. Uzaması sırasında hava
kökleri ile ilerleyerek önüne gelen her şeyin üzerini
örter. Solandra maxima cinsin diğer
bitkileri gibi her dem yeşildir. Eliptik yaprakları 15
cm uzunluğa ve 7 cm genişliğe erişir. Yaprakların orta
ve yan damarları, yapraktan açık renkte olup belirgin
şekilde kabarıktır. Çok gösterişli çiçekleri, kilise
çanına benzer 20–25 cm uzunluğundadır. Beş loplu taç
yapraklar açılarak huni şeklini alırlar. Her lobun
ortasında, merkezden dışarı uzayan damar görünümde,
kestane rengi çizgiler bulunur. Çiçekler açtığında soluk
sarı renkte, kahverengi damarları belirgindir. Zamanla
çiçek rengi koyu altın sarısına döner. Çiçekler
kokuludur, özellikle geceleri hindistan cevizi kokusuna
benzeyen koku yayarlar. Altın Kadeh Sarmaşığı
tüm yıl boyunca çiçek açmakla birlikte, kış aylarında ve
suyun az olduğu zamanlarda fazla çiçek açar. Meyveleri
yuvarlak, 5 cm çapında taneciklerden oluşur ancak
kültürde meyve görmek nadirdir.
Solandra maxima
genellikle yaz aylarında alınan çeliklerle üretilir.
Hızlı büyüyen bir sarmaşıktır. İyi drenajlı toprağı
tercih eder. Derin budamayı tolere eder ve budamadan
sonra çıkan yeni dallarda çiçeklenme artar. Yıl boyunca
her zaman budama yapılabilir. Bitki kısa süreli hafif
donlara dayanabilir, ancak uzun süreli dona dayanıklı
değildir.
Altın Kadeh Sarmaşığı
insanlar için
zehirlidir. Çeşitli toksinlere ilaveten atropin içerir.
Atropin nedeniyle bitkiyle uğraşanlar ellerini yıkamadan
gözlerini ovuştururlarsa pupillerde (göz bebeği)
genişleme oluşur, ışığa karşı hassasiyet artar ve görme
bozukluğu meydana gelir. Bitkinin çiçek ve yaprakları
yendiği takdirde bulantı, kusma, baş ağrısı, ishal ve
hallüsinojenik belirtiler ortaya çıkar.
PEYZAYDA KULLANIMI:
Solandra maxima genellikle büyük
pergolalar, kamelyalar veya duvarlar üzerinde
kullanılır. Göz alıcı çiçekleri, duvarlardan veya
pencere üzerinden aşağıya sarkarlar. Tuzlu toprak ve
tuzlu suya dayanıklı olduğundan deniz kenarı bahçeleri
için iyi bir seçimdir. Don tehlikesi olan bölgelerde
Altın Kadeh Sarmaşığı saksı bitkisi olarak
kullanılabilir. Bu şekilde kullanıldığında sık budama
gerektirir, bitkinin soğuk mevsimde seraya veya ev
ortamına alınması gerekir. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
ŞUBAT 2013 |
|
|
Euphorbia
(sütleğen) lar, bitki âleminin en büyük ailelerinden
Euphorbiaceae ailesine aittir. Bu ailede 300 cins ve
5000‘in üzeride tür ve 7500 varyete bulunmaktadır.
Yalnız Euphorbia türleri 2000 kadar varyeteyi
içermektedir. Bunlar tek yıllık, iki yıllık, çok yıllık,
otsu, çalı veya ağaçlardır. Bazı Euphorbia lar
etli yapraklı (sukkulent), bazıları yaprak döken
diğerleri her dem yeşildir. Gene bazı türler soğuğa çok
dayanıklı iken diğerleri dona hassas türlerdir.
Euphorbia’ların
en ilginç özelliği bitki formlarının, bitki
büyüklüklerinin, büyüme özelliklerinin sıcak ve soğuğa
dayanıklılıklarının ve suya gereksinimlerinin türden
türe çok büyük farklılık göstermesidir. Euphorbia’ların
birçoğu sütsü bir sıvıya sahiptir, bazen bu sıvı renksiz
olabilir. Euphorbia adı, Birinci yüzyılda yaşamış
Mauritania Kralı, Juba’nın doktoru Euphorbus‘tan
gelmektedir.
Sütleğen Ağacı,
Güney Afrika’ya özel, dikenli, etli yapraklı (sukkulent)
bir ağaçtır. Ağaç doğal olarak Angola, Mozambik,
Zimbabve, Güney Afrika ve Swaziland’da bulunmaktadır.
Euphorbia ingens dik olarak uzayan, dallanma
gösteren sukkulent bir ağaçtır. Ağaç tacı yuvarlak olup
uzaktan bir hava balonuna benzer, ağaç 10 metreye kadar
uzayabilir.
Sütleğen
Ağacı
dalları bölümler gösterir, dik olarak uzarlar. Dallar
dörtkenarlıdır ve bu kenarlar üzerinde küçük dikenler
vardır. Küçük dikenler çift olarak çıkıp, dalların
kenarları boyunca uzanır. Sonbahar-kış mevsimlerinde,
bitki dallarının en ucunda küçük yeşilimsi sarı çiçekler
açar. Meyvesi üç loplu kapsül şeklinde yuvarlaktır,
olgunlaştığı zaman kırmızı-mor renge dönüşür.
Euphorbia ingens sıcak bölgeleri tercih eder,
uzun süren kuraklıktan bile etkilenmeyerek hayatını
devam ettirebilir. Doğasında kayalık alanlarda ve
kumsallarda bulunmaktadır.
Sütleğen Ağacı’nın beyaz renkteki bitki öz suyu çok
zehirlidir. Dokunulduğu zaman deride iritasyon, gözde
körlük ve yutulduğu takdirde insan ve hayvanlarda ciddi
rahatsızlığa neden olur. Bununla birlikte küçük dozlarda
kocakarı ilacı olarak, bağırsak yumuşatıcı ve ülser
tedavisinde kullanılmaktadır. Ana gövdeden elde edilen
kereste hafif ve dayanıklıdır, kapı ve tekne yapımında
yapılır.
Euphorbia ingens’in
çiçekleri kelebek, arı ve diğer böcekler için çekicidir.
Bu böcekler nektar toplarken çiçeklerin tozlaşmasını
sağlarlar. Tohumları meyve ve tane yiyen birçok kuş
tarafından gıda olarak alınmaktadır. Ayrıca doğal olarak
bulunduğu bölgelerde, kuşlar sıklıkla bu ağaçları
konaklama için kullanmaktadır. Ağaçkakan kuşları
gövdelerin ölü kısımlarına yuva yaparlar.
PEYZAJDA
KULLANIMI:
Eğer kaya ve kaktüs bahçesi için bakımı az büyük bir
ağaç aranıyorsa, kaktüse benzeyen Sütleğen Ağacı
ideal bir seçenektir. Sukkulent olduğu için çok az suya
ve bakıma gereksinimi vardır, dayanıklı bir bitkidir. En
iyi güneş altında olur, uzun sürekli kuraklığa
dayanıklıdır. Dikkat edilecek nokta, sıcaklığın -3°C
derece altına düşebileceği yerlerde, donma tehlikesi
düşünülerek bitkinin kullanılmamasıdır. Zehirli sütünden
dolayı hayvanlar, bitkiye zarar vermemektedir. Özellikle
kurak bölgelerde koyu yeşil gövdesi, sarı içekleri,
kırmızı-mor meyveleri ile gösterişli bir ağaçtır.
Bahçeler için uygun bir bitki olmakla birlikte yukarıda
bahsettiğimiz zehirli özelliği nedeniyle çocukların
bulunduğu alanlara dikilmemelidir.
Ağaç sütleğenle birlikte kullanılabilecek diğer
bitkiler, Euphorbia tirucalli (Kalem Bitkisi) ve
Euphorbia grandicornis (Dikenli Eforbiya) dır.
|
PEYZAJDA 4.
BOYUT -
OCAK 2013 |
|
Hibiscus
cinsi malveceae ailesine ait olup 2000 den fazla türü
kapsamaktadır. Hibiskuslar genelde dünyanın sıcak-
ılıman, suptropik ve tropik bölgelerine yayılmışlardır.
Tek veya çok yıllık, herbaseus (gövdesiz), çalı ve ağaç
formunda olabilirler. Bu cinsin türleri genelde
gösterişli çiçekleri ile tanınırlar ve hibiskus olarak
bilinirler. Aile adı malveceae, malva (bataklık
ebegümeci) dan türemiştir. Cins adı Yunanca
hibiskos’tan gelmektedir. Hibiskos, Dioscorides
tarafından Althaea officinalis (hatmi)’ye verilen addır.
Muhtemelen bataklık ebegümeciyle beslenen, ibis (bir
leylek türü) den gelmektedir.
Hibiscus pedunculatus
narin güzel ve gösterişli küçük bir bitki olup, parlak
pembe çiçekleriyle dikkati çeker. Pedunculatus
Latince saplı demektir. Bu türün çiçek saplarının
uzun olmasından dolayı verilmiştir. Doğal olarak
Mozambik ve Güney Afrika’da bulunmaktadır. Pembe
Hibiskus küçük, narin 150–200 cm kadar uzayan çok
yıllık bir çalıdır. Bitkinin alt kısımları yarı odunsu
bir yapıdadır ve fazla dallanma göstermez. Yuvarlak
dalları ve yaprakları kısa kıllarla kaplıdır. Yapraklar
çoğunlukla üç, bazen beş loplu olup kenarları
tırtıklıdır. 3-5 cm uzunluğunda soluk veya koyu pembe
renkli çiçekleri soliter olarak uzun saplar üzerindedir.
Hibiscus pedunculatus oldukça hızlı büyür ve bol
çiçek açar. Ancak çiçeklerin ömrü bir gündür. Genelde
tüm yıl boyunca çiçek açar, en fazla çiçeklenme
Nisan-Kasım ayları arasında görünmektedir. Meyvesi
kapsül şeklindedir, içinde pamuksu tüylerle birlikte
tohumlar bulunmaktadır. Çiçek tozları kelebek gibi
tozlayıcı böcekleri davet eder. Ayrıca tropik bölgelerde
arı kuşları için çekicidir.
Pembe Hibiskus nemli sıcak yazları tercih eder.
Akdeniz bölgesinde don tehlikesi olan bahçelerde,
kuzeyi korunaklı bir yere dikilmelidir. İyi şartlarda,
hızlı büyüyen bir bitkidir gıdadan zengin ve iyi
drenajlı toprağı tercih eder. Toprak, hayvan gübresi
veya kompost ile takviye edilmelidir. Hibiscus
pedunculatus yaz sonuna doğru budanabilir.
Pembe Hibiskus tohum veya çelikle kolay
üretilebilir. Çelikle üretim daha kolaydır. Çelikler
ilkbahar veya yazın alınmalıdır. Güneşi sevmekle
birlikte yarı gölgeye dayanıklı bir bitkidir. Su isteği
orta derecededir, ancak yazın susuz bırakılmamalıdır.
PEYZAYDA KULLANIMI:
Hibiscus pedunculatus gösterişli, uzun
süre çiçeklenme gösteren bir süs bitkisidir. Genelde 3–9
bitki beraber dikilir veya informal çit yapımında
kullanılır. Karışık çalı veya çok yıllık bitkiler
arasında güzel bir görünüm sergiler. Bu konumda
kullanıldığı takdirde alt tarafı nispeten çıplak, yarı
odunsu olan gövdeleri görünmez, üstten yalnız çarpıcı
çiçekleri görünür. Pembe hibiskus saksıda
yetiştirmek için de uygun bir bitkidir.
|
Sayfa Başı
|
|