|
Peyzajda 4.Boyut, ülkemizde
bilinmeyen veya yeteri kadar tanınmayan bitkiler hakkında,
profesyonel ve amatörlere bilgi verilmesi amacı ile
hazırlanan bir programdır. Her ay yeni bir bitki tanıtımı
yapılmakta, Palmiye Merkezi deneyimleri de aktarılmaktadır.
Palmiye Merkezinin bir hizmeti olan, bu
programın sizin veya bir arkadaşınızın e-posta adresine
gönderilmesini arzu ediyorsanız, lütfen abone olunuz (abone
olmak tamamen ücretsizdir, adresinize herhangi bir reklâm
gönderilmeyecektir).
PEYZAJDA 4.BOYUT'a
abone olmak
istiyorum>>>>>>>
Arkadaşımı
öneriyorum>>>>>> |
AYIN HABERLERİ
PEYZAJDA
4. BOYUT - ARALIK 2009 |
|
2009 yılında Peyzajda 4. Boyut programımız içinde, Ayın Bitkisi olarak
Agave Victoria regina ve Agave geminiflora’yı
tanıtmıştık. 2009 yılı Aralık ayı bitkimizi ülkemizde
fazla tanınmayan bir agavdan seçtik: Kuğu Boyunlu
Sabırlık. 2010 yılı başında yine zarif ve yumuşak
yapraklı Agave
desmettiana’yı tanıtacağız.
Agav’lar Meksika, ABD, ve Orta Amerika ülkelerinde doğal olarak bulunan
250 kadar türü kapsamaktadır. Ailenin ortak özelliği,
etli yapraklı (sukkulent) olmaları ve yaprakların rozet
şeklinde dağılımıdır. Agav’ların büyük bir kısmı
monokarpik (hayatında bir defa çiçek açar ve ölürler)
dir.
Meksika’da 125 ten fazla Agav türü bulunmaktadır, burada
tanıtacağımız Agave attenuata agavların en
zarif ve yumuşak yapraklılarından biridir.
Agave attenuata ’ya
Kuğu
Boyunlu Sabırlık
adı verilmesinin nedeni, çiçek sapının kuğu boynuna
benzemesidir. Vatanı Orta Meksika’dır, 1800–1950 m
yükseklikte, kayalık dağlarda bulunmaktadır. Çok yıllık,
rozet şeklinde, etli yaprakları olan bir bitkidir. Her
rozet 15–35 yapraktan oluşmaktadır. Soluk yeşil veya
mavimsi yeşil renkteki yaprakları, 30–60 cm
uzunluğunda, 10–20 cm genişliğindedir. Yumuşak
yapraklar ortaya doğru genişler, bazı bitkilerde yaprak
kenarlarında hafif dişler mevcuttur. Yaprak uçları sivri
olmakla birlikte, diğer agavlardaki gibi dikensi
değildir.
Çiçek sapı 350 cm e kadar uzunlukta olabilir, üst kısmından aşağı doğru
kendi üzerine eğilir, bu şekil nedeni ile kuğu boynuna
veya tilki kuyruğuna benzetilir ve Kuğu Boyunlu
Sabırlık, Amerika’lılar tarafından Tilki Kuyruğu
Agavı olarak da adlandırılır. Çiçekleri krem veya
sarı yeşil renktedir.
Dona dayanıklı değildir, kısa süreli -3°C dona dayanabilir, bu nedenle
ülkemizde yalnız Ege-Akdeniz sahil kuşağının,
mikrokliması sıcak olan yörelerinde dış mekân bitkisi
olarak dikilebilir. Üretimi, yandan verdiği kardeşlerin
ayrılması veya tohum ile yapılır. Kurak bölgelerde bile
haftada bir sulama yeterli olabilir. Direk güneş altında
bazen yapraklar hafif sararır, sulama veya güneşin
azalması ile tekrar yeşile döner.
Kuğu Boyunlu Sabırlık,
peyzajda, grup halinde veya patio kenarında sıra halinde
kullanılabilir. Kaya bahçelerinde soliter (tek) veya
ufak gruplar halinde kullanır. Zerafeti ve yaprak ucunda
diken olmaması nedeni ile fazla soğuk olmayan
Ege-Akdeniz bölgelerimizde peyzaj için özellikle
seçilecek sukkulent bir bitkidir. |
AYIN
HABERLERİ
2009
ARALIK |
|
Merkezimiz, 19–22 Kasım 2009 tarihinde yapılan 5. Ödemiş
Süs Bitkileri ve Fidancılık Sergisine, bu yıl da 3. defa
katıldı. Sergi tarihlerinde yağmur yağmaması ve havanın
açık olması, katılımcı
ve ziyaretçilerin daha geniş ve samimi ortamda
dolaşmalarına izin verdi. Son sergiden bu sergiye kadar
geçen bir yıl içinde, Ödemiş üreticisinin kaliteye daha
fazla önem verdiği ve ilerlemenin devam ettiği
görüldü. Özellikle, tarım ve peyzaj ile ilgili okul ve
öğrencilerin katılım
ve ilgisi, sektörün ilerlediği ve geleceğinin daha sağlam
temellere oturacağının müjdesini verdi.
Fotoğraflarda
Sergiden görüntüleri görmektesiniz.
Agave
bovicornuta
ilk çiçeğini (aynı zamanda son çiçeğini!) açmak için
çiçek sapı çıkarmaya başladı (Fotoğraf).
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - KASIM 2009 |
|
Yer
Kirazları,
Patatesgiller ailesinden 80 kadar türü kapsamaktadır.
Çoğu Amerika kıtasında olmak üzere dünyada yaygın olarak
bulunurlar. Bir çoğunun meyvelerini saran kâğıtsı zar
kılıfı çekici renklerdedir ve kış boyunca meyvenin
üzerinde kalarak dekoratif bir görünüm gösterir.
Bazılarının meyveleri yenebilmektedir. Dekoratif amaçla
kullanılanların başında, kırmızı kılıfı ile ilgi çeken
Pysalis alkakengi-Çin Lanterni
gelmektedir.
Bugün tanıtacağımız Physalis peruviana
ülkemizde Yer Kirazı olarak bilinmektedir.
YER
KİRAZI-KAZ ÜZÜMÜ
(Physalis
peruviana)
Ülkemizde yeni tanınmaya başlayan bu meyvenin ana vatanı
Güney Amerika’dır, Peru, Kolombiya, Şili ve Ekvator’un
yüksek irtifalarında doğal olarak yetişmektedir. 1800 lü
yıllarda Güney Afrika’nın Ümit Burnu (Cape of Good Hope)
yöresinde üretimine başlandığı için İngilizce konuşulan
ülkelerde Cape Gooseberry olarak
adlandırılmıştır. Güney Afrika’dan sonra bitki,
Avustralya, Çin ve Hindistan’a götürülmüş ve bu
ülkelerde de ticari üretimi başlamıştır.
Patatesgiller (Solanaceae) ailesinden olan Yer Kirazı’nın
meyveleri yenilebilir. 12-20mm çapındaki yuvarlak
meyveleri, Çin Lanterni ne benzeyen, kâğıt görünümünde
ince bir zar kılıf içinde bulunmaktadır. Meyveler önce
yeşil renkli ve ekşidir, olgunlaşınca koyu sarı ve tatlı
olurlar. Çiğ yenilebildiği gibi, meyve salatalarında,
dondurmada, çeşitli tatlıların yapımında kullanılabilir
veya reçeli yapılır. Üzerindeki ince kılıf ile birlikte
daha güzel bir görünümü vardır ve bu zar çıkarılmadığı
takdirde, oda sıcaklığında ömrü 30–40 gündür. Üzerindeki
kılıfı alınan meyveler daha çabuk bozulmaktadır.
Bilimsel çalışmalarda Kaz Üzümü’nün içerdiği
polifenol ve karotenoidler ile antienflamatuvar (iltihap
engelleyici) ve antioksidan (kanser önleyici) etkisi
olduğu gösterilmiştir. Her ne kadar sıtma, astım,
hepatit, dermatit, romatizmal hastalıklarda ve kanserde
tedavi edici olarak halk ilacı olarak kullanılmakta ise
de, bilimsel olarak bu tedavi edici etkileri henüz
ispatlanamamıştır.
Çok yıllık, çalı formunda bir bitkidir. Dondan
etkilenmektedir. Hafif donları, yaprakları ve kısmen
gövdesi bozularak atlatmaktadır. Ancak şiddetli donda
bitki ölür. Ülkemizde Akdeniz sahil kuşağında çok yıllık
bir bitki olarak yetiştirilir. Ankara, İstanbul gibi
şiddetli dona olabilen kentlerde de tek yıllık bitki
olarak yetiştirilip aynı yıl içinde meyvesi
alınabilmektedir.
Bitki güneş altında veya yarı gölgede olabilir. Drenajı iyi
toprak dışında fazla bir özel isteği yoktur. Ülkemizde,
beyaz sinek, mantar hastalıklarına karşı hassastır.
Üretimi tohum veya çelikle yapılabilir. İlk baharda
toprağa dikilen fidelerden Ağustos ayından itibaren ürün
alınmaya başlanır. Sera içi ticari üretim yapılıyorsa,
bitkinin domates üretiminde olduğu gibi iplere sarılarak
yükselmesi sağlanmalıdır.
Ülkemizde yeni tanınmaya başlayan Yer Kirazı veya
diğer adı ile Kaz Üzümü üretimi, Palmiye
Merkezinde 10 yıldır yapılmaktadır. Amatörlere satılan
fideler dışında, 2009 yılında profesyonel üreticiler
için kitle üretimine başlanmıştır. |
AYIN
HABERLERİ
2009
KASIM |
|
Yazın aşırı sıcaklar nedeni büyümeleri duraksayan bitkiler,
Eylül ve Ekim aylarında büyümelerine hızla devam
ettiler. Fotoğraflarda hızını alamayarak, 7 metre
yüksekliğindeki Tropik Seramızın tepe naylonunu delerek,
seradan dışarı çıkan Bambuyu (Bambusa aurea)
görmektesiniz.
9 Ekim tarihinde Yalova Süs Bitkileri fuarı ziyaret edildi.
Önümüzdeki sezon için büyük boy Washingtonia robusta ve
Phoenix canarinesis türü palmiyelerinin söküm ve
saksılaması gerçekleştirildi. Fotoğraflarda yeni
saksılanan palmiyeler görülmektedir.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - EKİM 2009 |
|
Erika’lar,
Avrupa, Afrika, Batı ve Orta Asya’da bulunan, 700 den
fazla türü kapsayan bir cinsdir. Genelde ılıman iklim
bitkileri olan Erika’lar, Afrika ve Asya’da,
tropik ve subtropik bölgeler dışında bulunmaktadırlar.
Erika’ların bazıları küçük, bazıları da ağaç
yüksekliğine erişebilen çalılardır.
Erika’ların
çoğu Güney Afrika kökenlidir, bunlar genelde uzun
tubüler çiçekleri ile gösterişli, ancak dona fazla
dayanıklı olmayan türlerdir. Avrupa kökenli olanlar ise
pembe-beyaz renklidir, çiçeklerinin çok gösterişli
olmamasına karşın, kış şartlarına ve dona daha
dayanıklılardır.
Burada ülkemizde doğal olarak bulunan iki Erika
türünden bahsedeceğiz. Bu iki türün arasındaki en önemli
farklılık, Erica arborea’nın ağaç gibi
boylanması ve ilkbaharda çiçek açmasına karşın,
Erica manipuliflora’nın boyunun 1 metreyi
geçmeyip çiçeklerini sonbaharda açmasıdır.
Türkçe de her iki tür için de aynı ad
kullanılmaktadır.
SÜPÜRGE
OTU, PÜREN: Erica arborea.
Yaprakları 3–7 mm boyunda ince iğne şeklindedir. Yaprak
ucu künt, alt yüzü derin çizgili, kısa saplıdır. Bunlar
sürgünlere 3-4'lü çevrel dizilmişlerdir. Kısa yan
dallarda açan beyaz renkli güzel kokulu çiçekler 20–40
cm uzunluğunda salkım halinde kurul oluştururlar. Taç
yaprak beyaz renkli, çan şeklinde, 4 mm uzunluğundadır.
Kapsül meyve oval, tohumlar çok küçüktür. Çiçeklerini
ilkbahar aylarında açmaktadır.
Bitki 3–4 m ye kadar boylanır, Ekvatoral Afrika’da nemli
dağlar üzerinde bulunan Erica Arborea’ların
6 metreye kadar boylu olanları rapor edilmiştir. Dona
dayanıklı olan bu tür Süpürge Otu, Kanarya
Adalarından, tüm Akdeniz Kıyıları, İran, Arap
Yarımadası, Ethopya ve Ekvotoral Afrika’ya kadar dağılım
gösterir.
SÜPÜRGE OTU, PÜREN: Erica manipuliflora:
1 metre boylanabilen ve yanlara yapılım gösteren çalı
formunda bir erika türüdür. Anavatanı Doğu Akdeniz’dir,
ülkemizin Ege ve Akdeniz sahil kuşağında özellikle çam
ormanları altı veya yanında bulunmaktadır. Yaprakları
3-7mm, ince, iğne şeklinde, sivri uçlu ve koyu yeşil
renktedir. Gül pembesi renkteki çiçekleri, yaz sonu
açmaya başlar ve sonbaharda devam eder. Çiçekler boru ve
çan şeklinde olup 10 cm uzunluğunda salkım oluştururlar.
Dona dayanıklıdır.
Her
iki türün ortak istekleri, bol güneş, asidik veya nötral,
iyi drenajlı bir ortamdır. Alkali ortamdan ve hayvan
gübresinden hoşlanmazlar. Üretimleri tohumdan veya yaz
sonunda alınan çeliklerle yapılır. |
|
Eylül
ayında az da olsa yağmurlar başladı. Sera ve bahçe
bakımları, budamalara devam edildi. Temmuz ve ağustos
aylarında, kurak Akdeniz iklimi ve aşırı sıcaklar nedeni ile
büyümeleri çok yavaşlayan bitkiler, birden boylanmaya
başladılar. Mevsimin ilk yağmurundan sonra, yeniden yer
örtüsü çimlenen tohumlar nedeni ile yeşil renge büründü.
Botanik bahçemizde bulunan, Mavi Çöl Kaşığı (Dasylirion
wheeleri) ilk çiçeğini açtı. Bir ayı aşkın süre
civardaki tüm arıların ilgi odağı oldu.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - EYLÜL 2009 |
|
Pancratium (Deniz Zambakları) cinsi, amaryllidaceae
ailesine aittir. 16 adet çok yıllık soğanlı bitki türünü
kapsamaktadır. Bu türler kumsal ve kayalık sahil
bölgelerinde bulunmaktadır. Kanarya adaları, Batı
Afrika, Namibia, Akdeniz Kıyılarından Tropik Asya’ya
kadar dağılım gösterirler. Yaprakları iki sıra ince-uzun
şerit şeklindedir. Çiçekler 6 petallidir.
Kum zambağı Pancratium maritimum: Anavatanı
Akdeniz kıyıları, Güney Karadeniz ve Güney-Batı
Avrupa’dır. Karadeniz kıyılarında nesli tükenmekte olan
bir türdür.
Soğanları toprak yüzeyinden 20-30cm derinde bulunur, bu
şekilde yazın susuz kalmazlar. Yaprakları ince uzun,
hafif mavimsi yeşildir. Yapraklar sıcak Akdeniz
güneşinde yazın bazen, bozulup kaybolmaktadır.
Ağustos-Ekim ayları arasında çiçek açmaktadır. Çiçek
sapı 30-40cm e kadar uzayabilir. Çiçekleri, beyaz-krem
renkli 6 petalli ve hoş kokuludur, kokuları özellikle
akşam saatlerinde hissedilir.
Tuzluluğa ve hafif donlara dayanıklıdır. Nemli topraklarda
daha iyi yetişir. Üretimi tohumdan veya soğan köklerin
ayrılması ile yapılır. Doğada henüz nesli tükenmek
tehlikesinde olmayan, ancak insan yerleşimi nedeni ile
doğal sahaları gittikçe azalan bir türdür. Bu nedenle
Palmiye Merkezi tarafından korunması ve kültürde
üretilmesi uygun olan bir tür olarak düşünülmekte ve
ufak çapta üretimi yapılmaktadır. |
AYIN
HABERLERİ
2009
EYLÜL |
|
2010
yılı ikinci grup stajyerleri Temmuz ayı sonu ve Ağustos
ayında başladıkları stajlarını 31.Ağustos tarihine kadar
bitirdiler. 22 Ağustos tarihinde, Ortaca’da bulunan
Özgüneş Çiçekçilik seraları ve Göcek’te uygulama yapılan
bir siteye teknik gezi yapıldı, gezi sırasında Ziraat
Mühendisi Öner Özgüneş tarafından öğrencilere bilgi
verildi.
Tuğçe
Ateş “Palmiye Merkezi Kokulu ve Tıbbi Bitkileri”,
Sadike Bıçakcı “Kemer-Antalya’da Peyzajda
Kullanacağım 10 Egzotik Bitki”, Şeyma Yavuz
“Kemer-Antalya’da Peyzajda Kullanacağım 10 Doğal Bitki”
konulu sunumlarını başarı ile verdiler. 31 Aralık
itibari ile, 2009 yılı tüm öğrencileri stajlarını başarı
ile bitirmiş oldular.
Ağustos ayında çiçek açan iki bitkimizin fotoğrafları
aşağıda görülmektedir. Allium (Allium
senescens var. Calcareum)
ve
Nupher lutea
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - AĞUSTOS 2009 |
|
Casuarina’lar,
Avustralya ve Güney-Doğu Asya’da doğal olarak bulunan 17
kadar türü kapsar. Demir Ağaçlarının görünümleri
ibreli ağaçlara benzemekle birlikte, hakiki ibrelilerden
değillerdir. İnce yeşil dalcıkların üzerinde nodüller
bulunur, her nodülden çepeçevre çok küçük yaprakçıklar
çıkar. Erkek ve dişi çiçekler tek bir ağaçta ancak ayrı
yerlerde bulunmaktadır. Kerestelerinin dansitelerinin
yüksek ve sert olması nedeni ile demir ağacı
denilmiştir.
Ülkemizde Casuarina equsitifolia
türü bilinmekte ve kullanılmaktadır. Tuzlu taban suyu ve
deniz suyu spreyine karşı oldukça dayanıklıdır. Taban
suyu yüksek, alkalinite problemi olan yerlerde bile
rahatlıkla büyümektedir. Bu nedenle Merkezimizin
bataklık arazisinde, rüzgâr perdesi olarak sıklıkla
kullandığımız bir ağaçtır. RHS Bitki Ansiklopedisinin
yazdığının aksine (dona dayanıksız olduğu bildiriliyor),
-(6–8)°C soğuğa dayanmaktadır. Ayrıca kuraklığa da
dayanıklıdır.
Demir Ağacının
sert kerestesi, mobilyacılıkta ve inşaat sektöründe
kullanılmaktadır. Ayrıca iyi bir şömine yakacağıdır.
Demir ağaçlarının köklerinde yaşayan bazı
bakteriler, hava azotunu, toprağa bağladıklarından,
organik maddeden fakir toprakların zenginleştirilmesi
amacı ile de kullanılmaktadır. Ancak düşen ölü dallardan
çıkan bir madde nedeni ile etrafındaki bitkilere toksik
olduğu ileri sürülmüştür. Palmiye Merkezi deneyiminde bu
etki gözlenmemiştir.
Casuarina’nın
üretimi tohum ile yapılmaktadır. Köklerinden kardeşlenme
gösterdiği durumlarda kardeşlerin ayrılması ile ve
çelikleme ile de üretilebilir. Uygun şartlarda çok hızlı
büyüyen ve problemsiz bir ağaçtır, boyu 18–20 metreye
kadar erişebilir. Budanmaya hassas değildir, çamlardan
farklı olarak istenilen yerinden budama yapılabilir, her
dal bir büyüme ucu oluşturacak kabiliyettedir. Rüzgâr ve
ses perdesi amacı ile kullanılabildiği gibi, soliter
olarak da kullanılabilir. Özellikle güney
sahillerimizde, drenaj problemi olan, bataklık
arazilerde kullanılabilecek bir ağaçtır.
Palmiye Merkezinde Demir Ağacının, Casuarina
equsitifolia ve Casuarina glauca
türleri bulunmaktadır. |
AYIN
HABERLERİ
2009
AĞUSTOS |
|
20 Temmuzda stajyerler ile Kaunos antik kenti ve Ölemez
Dağı’na teknik gezi yapıldı. Kaunos’ta, kazı ekip
başkanı Prof.Dr.Cengiz Işık tarafından yeni buluntular
hakkında geniş bilgi verildi. Daha sonra Doç.Dr. Zeynep
Hanım tarafından Kaunos tanıtıldı. Ölemez Dağı
yürüyüşünde, doğal ağaçlar ve bitkiler hakkında bilgi
verildi.
Serap Yıldırım “İzmir’de Dış Mekânda Yetişebilecek
Palmiye Türleri”, Nazlı Çal “Palmiye Merkezi
Tropik Meyveleri”, Abdullah Çiğdem “Palmiye
Merkezi Çalıları”, Gonca Doğan “Palmiye Merkezi
Ağaçları”, Elvin Yöney “Palmiye Merkezi Su-Sulak
Alan Bitkileri” konulu seminerlerini başarı ile
vererek stajlarını tamamladılar.
Antalya Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünden 2,
Bilecik Üniversitesi-Pazaryeri MYO Tıbbi ve Aromatik
Bitkiler Bölümünden 1 ve Ankara Üniversitesi Peyzaj
Mimarlığı Bölümünden 3 öğrenci den oluşan
ikinci
staj grubu, çalışmaya başladılar.
Botanik Bahçesi düzenleme ve etiketlenmesine devam
edildi, bakımlar yapıldı. Fotoğraflarda ay içinde açan
bazı bitkilerimizin çiçeklerini ve satışa sunulmak üzere
saksıya alınan, bir Phoenix canariensis’ i
görüyorsunuz
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - TEMMUZ 2009 |
|
Opuntia’lar,
kaktüslerin dünyada en tanınan ve yaygın olan türünü
oluştururlar. Doğal olarak diğer kaktüsler gibi,
dünyanın batı yarı küresine aittirler. 15. yüzyıl
sonunda Avrupalılar tarafından keşfedilip, dünyanın
diğer kısımlarına taşınmışlardır.
Opuntia adı muhtemelen Eski Yunanistanda, değişik
dikenli bitkilerin bulunduğu Locris Opuntia yöresinden
alınmıştır. Opuntia cinsindeki türlerin
sınıflandırılması günümüze kadar tam
sonuçlandırılamamıştır. Genelde kabul gören,
opuntia’ların gövdeleri yassı segmentlerden oluşan bir
kaktüs cinsi olduğudur. Kaktüs ailesinin en yaygın olan
bu cinsi, 181 doğal tür ve 10 doğal yolla oluşmuş
hibridden oluşmaktadır. En bilinen tür Diken İnciri
(Firavun İnciri) olarak bilinen Opuntia
ficus-indica dır.
DİKEN
İNCİRİ - Opuntia ficus-indica:
İngilizcede Diken Armudu veya Hint İnciri olarak bilinen bu
bitki, ülkemizde Diken İnciri veya Firavun
İnciri olarak tanınmaktadır. Çalı veya ağaç şeklinde
gelişebilir, boyu 600 cm e kadar uzayabilmektedir. Tam
gelişmiş gövde kalınlığı 30–40 cm i bulabilir.
Gövde
segmentleri gri-yeşil veya yeşil renktedir. Oval veya
obavat segmentler değişiktir, uzun, kısa, dar veya geniş
olabilir. Enli geniş gövde segmentleri üzerinde bulunan
areolalar, birbirlerinden 2–5 cm uzaklıktadır,
kenarlarında sarı veya kahverengi glokid (glochid)
denilen kısa tüysü yapılar vardır, ancak bunlar kısa
zamanda dökülürler. Glokid lerin yanında genelde 1 veya
2 diken bulunur. Sarı renkli çiçekleri, kâse şeklindedir
8–10 cm uzunluktadır ve ilkbaharda açarlar. 10 cm
uzunluğunda, oval meyveleri genelde pembe renktedir,
üzerlerinde ellendiğinde veya değinildiğinde, son derece
kaşındırıcı tüyler içerirler.
Bugün
dünyanın birçok yerinde dikimi yapılmakta ve
meyvelerinden faydalanılmaktadır. Özellikle Güney
Afrika, Avustralya ve Akdeniz çevresinde
yetiştirilmektedir.
Kırmızı boya yapımında kullanılan cochineal böceğinin
ana konakcısı olduğu için, Diken İnciri
özellikle Kanarya Adalarında bu böceğin yetiştirilmesi
amacı ile de kullanılmaktadır. Meyveler çiğ olarak
tüketilebildiği gibi, reçel, marmelat yapımında da
kullanılır.
Çok
yayılıcı olduğundan Güney Afrika’da dikenli olan tür
yasaklanmış, dikensiz olana ise izin verilmektedir.
Avustralya da da yayılmasının önlenmesi için tedbirler
alınmıştır. |
AYIN
HABERLERİ
2009
TEMMUZ |
|
Haziran ayı yoğun olarak, sulama ve bakım ağırlıklı geçti.
Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünden 4
öğrenci ile 2 Peyzaj Mimarı ve Ege Üniversitesinden 1
Bioloji bölümü öğrencisi staja başladılar.
Botanik Bahçe bakımları yapıldı, 30 kadar yeni tür ve
binden fazla bitki dikimi gerçekleştirildi.
Fotoğraflarda, Botanik Bahçesinde çalışma yapan stajyerler,
satış bölümü havuzlarındaki nilüferler, ilk çiçeğini
açan beyaz pontaderia cordata ve Tropik seramızda bu yıl
bol meyveli mango
ağacımız görülmektedir.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - HAZİRAN 2009 |
|
Bugün tanıtacağımız Altın Süsen, dünyada yalnız
Merkezimizin de bulunduğu, Köyceğiz Gölü havzasında
yetişen, endemik bir bitkimizdir. Bazı kaynaklarda
Hatay’da da bulunduğu bildirilmişse de, bu konuda
bilimsel bir veri yoktur.
Dünyada koleksiyoncular tarafından aranan, bu çok değerli
bitkinin üretimi Merkezimiz tarafından 2008 yılında
gerçekleştirilmiştir. Üretimimiz isteyen botanik
bahçelerine gönderilecektir. 2009 Haziran ayında ticari
olarak da satışına başlanacaktır.
Altın
süsen
(İris xanthospuria), İris
ailesinden, rizom kökleri olan, çok yıllık bir bitkidir.
Aşırı soğuk olmadıkça her dem yeşildir, yaprak
yüksekliği 30 ila 80 cm kadar olabilir. Doğasında
bataklık arazilerde olmasına karşın, sulamak şartıyla
her ortamda
yetiştirilebilir. Bununla birlikte tercihi nemli toprak
ve bol güneştir.
Ülkemizde yaygın olarak bulunan ve Avrupa’da da peyzajda
sıklıkla kullanılan Sarı Süsen (İris
psudoacorus) dan farklı olarak, petallerinin (çanak
yaprak) ortasında kahverengi lekeler yoktur. Altı
petallidir, petallerin üçü dik durur, diğer üçü dışa
sarkıktır. Çiçeklerin her birinde üç adet stamen (erkek
organcık) bulunur.
Soğuğa dayanıklı olduğu bildirilmiş ise de, kaç derece
soğuğa dayandığı hakkında, bilimsel bir çalışma yoktur.
Üretimi tohumdan veya kardeşlenme gösteren rizom
köklerin, ayrılması ile yapılır. Merkezimizde üretim ve
dayanıklılık çalışmaları devam etmektedir. |
AYIN
HABERLERİ
2009
HAZİRAN |
|
Mayıs ayında az da olsa yağışlar devam etti. Bahçede
düzenleme ve bakım işlerine devam edildi. Bu arada
bahçemizde dikili bulunan yaklaşık 9 metre
yüksekliğindeki Kraliçe Palmiyemiz, inşaatı devam
Botanik Bahçemiz giriş kapısı içindeki yerine
götürülerek dikildi.
27 nisanda, emektar köpeklerimizden Şaşkın’ı kaybettik. Bir
süre önce memesi yakınında bir tümör nedeni ile ameliyat
geçen Şaşkın’da rabdomyosarkom tanısı konulmuştu.
Şaşkın, daha önce kaybettiğimiz, annesi Şirin, Orfe ve
Shapo’nun yattıkları ormanımız içindeki yere gömüldü.
İlk defa açan çiçekli bitkilerimizden birkaçının
fotoğrafını görmektesiniz.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - MAYIS 2009 |
|
Agav’lar Meksika, ABD, ve Orta Amerika ülkelerinde doğal olarak
bulunan 250 kadar türü kapsamaktadır. Ailenin ortak
özelliği, etli yapraklı (sukkulent) olmaları ve
yaprakların rozet şeklinde dağılımıdır. Agav’ların büyük
bir kısmı monokarpik (hayatında bir defa çiçek açar ve
ölürler) dir.
Tanıtacağımız Agave geminiflora, Agave’lar
içinde en yumuşak yapıya sahip olanlardandır. Genelde
agave’ların rozet yaprakları ne kadar ince ve narin
olursa, dona dayanıklılıkları da o kadar az olmaktadır.
Bu nedenle Agave geminiflora da ancak kısa
süreli –2 C derece soğuğa dayanabilmektedir. Kısa
ömürlü agavlar arasındadır, 8-10 yıl gibi bir yaşam
süresinden sonra çiçek açar ve ölürler.
Doğal olarak Meksika’nın Nayarit eyaletinde, 900–1200
metre yükseklikte, meşe ormanlarında bulunmaktadır.
Gölgeye dayanıklı, ancak bol su isteyen bir agavdır.
Genelde tek gövdelidir, büyüdüğünde çapı 60-90cm i
geçmez. Yaşlı bitkilerde bazen çok kısa bir gövde
görülür, bu gövde 100–200 adet yaprak ile sarılmıştır.
Yaprakları ince uzun ve yumuşaktır. Dar yaprakları 6–12
mm genişliğinde ve 40–60 cm uzunluğundadır. Yaprak
kenarlarında ince filamentler (ince telcikler) vardır
ancak bunların yapısı son derece pürüzsüzdür. Koyu yeşil
renkli yaprakları kolaylıkla bükülebilir.
Agave
geminiflora’nın
ince uzun çiçek çapı 250-350cm yüksekliğe ulaşır. Çiçek
sapının üst 2/3 kısmında bulunan çiçekler, çift olarak
dizilmiştir, bu nedenle Latince ikiz çiçekli anlamına
gelen geminiflora olarak adlandırılmıştır. Sarı renkli
çiçeklerin kaideleri kırmızı veya mor renktedir.
Agave
geminiflora var. Atricha Trelease
adlı varyetede, yapraklar daha kısa, daha sert ve
filamentsizdir. Bu bitkilerin çapı da 25–35 cm i geçmez.
Agave
geminiflora’nın
üretimi tohum ile yapılır. Bazı diğer agave’ların aksine
kardeşlenme göstermez, ancak çok sık dikildiği
durumlarda bazen birkaç baş verdiği veya kardeşlenme
gösterdiği bildirilmiştir. Kültürde; don olmayan
yörelerde, en iyi formu alması için, bahçede güneş
altına dikilmelidir. Don tehlikesi olan yerlerde ise
geniş bir saksıda güzel bir şekilde büyür, gölgeye
tahammül gösterir, ancak sulaması aksatılmamalıdır.
Peyzajda kullanımı:
Simetrik bir şekilde dizili çok sayıdaki yaprakla çok
güzel bir görünüm sergileyen Agave geminiflora
kendi başına bir ilgi kaynağı ve peyzaj bitkisidir. Çok
yıllık ve renkli bitkiler arasında vurgu bitkisi olarak
kullanılabileceği gibi, gruplar halinde de çok güzel bir
görüntü sergiler. Saksı bitkisi olarak, yürüyüş yolu
kenarında dizili veya bir havuz kenarında soliter olarak
da ilgi çeker. |
AYIN
HABERLERİ
2009
MAYIS |
|
Uzun süren bir kıştan sonra, Köyceğiz’de havaların
ısınmasının Nisan ayında başlaması ile tüm bahçe ve
seralar, açan çiçekler ile bir renk cümbüşüne dönüştü.
18 Nisanda, Bodrum’dan Kar Sanat Derneği; Başkan Gülderen
Erdoğmuş, Nihan Atlı Simpson ve kadim dostumuz Gülnar
Önay dâhil 30 kişilik bir grupla Merkezimizi ve Botanik
Bahçemizi ziyaret ettiler. Bir diğer önemli ziyaretçi
grubu 26 Nisanda Botanik Bahçemizi ziyaret eden
İnternational Dendrology Society üyeleri oldu, dostumuz
Lady Daunt öncülüğü ile bahçemizi gezen 22 kişilik grup,
öğle yemeğini bahçemizde piknik yaparak aldılar. 27
Nisanda Ortaca Meslek Yüksek Okulu Seracılık
öğrencileri, Öğretim Görevlisi Oral Şahin eşliğinde
bahçemizi ziyaret ettiler.
Mart ayı sonunda sekreterimiz Sevil Selvili, kent
değişikliği nedeni ile görevinden ayrıldı. Sevil hanıma
hizmetleri için teşekkür ediyor, yeni hayatında da
başarılar diliyoruz.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - NİSAN 2009 |
|
Kniphofia,
Tropik ve Güney Afrika da, dağlık bölgeler ve özellikle
dere kenarları ve sulak alanlarda bulunan 70 kadar türü
kapsayan bir cinstir. Fener Çiçekleri çok yılık (perennial)
bitkilerdir. Çoğu tür rizomları vasıtasıyla kardeşlenme
gösterir. Çiçekleri, uzun sap üzerinde sarı, turuncu,
kırmızı, beyaz veya bunların karışımı renktedir. Fener
biçimindeki, parlak, çekici renkli, çiçekleri nedeni ile
Fener Çiçekleri olarak adlandırılmışlardır.
Her çiçek gurubu, fotoğrafta görüldüğü gibi, dairesel
şekilde sıralanmış, birçok küçük boru çiçekten oluşur.
Çiçekleri arılar için çekicidir. Yaprakları türe göre
10cm ile 100cm arasında değişir. Yapraklar, yaprak döken
türlerde ot gibi ince, her dem yeşil türlerde ise
geniştir.
En tanınan türü Kniphofia uvaria’dır.
Günümüzde birçok hibritleri üretilmiştir, hibritlerin
boyları 50-180cm arasında değişmektedir. Peyzajda daha
fazla, dayanıklı ve gösterişli hibrid türler
kullanılmaktadır. Bazı türler dona dayanıksız iken,
diğerleri hafif veya orta derece dona dayanıklıdır.
Dikim ortamı için çok seçici değildir, ancak geçirgen,
humustan zengin, hafif kumlu topraklarda daha iyi
gelişme gösterir. Güneş altında olabildiği gibi, yarı
gölgede de yetişebilirler. Üretimi ilkbaharda dikilen
tohumlardan veya ilkbahar sonunda rizom köklerin
ayrılması ile yapılır.
Peyzajda az veya çok sayıda bitkiden oluşan grup halinde
kullanılmaları, çiçek açtıklarında, çok belirgin vurgu
efekti yaratmaktadır. Orta ve uzun boylu hibridler, kısa
yer örtücüler ile uzun çalı veya ağaçlar arasında ara
geçiş için de kullanılabilir. |
AYIN
HABERLERİ
2009
NİSAN |
|
Mart ayı özellikle, Belçika’dan ithal ettiğimiz yeni
tür Su-Sulak alan bitkisi türlerinin dikimi ve önceki
yıllardan koleksiyonumuzda bulunan, su bitkisi
türlerinin çoğaltılması ile geçti. Nilüferler ile
birlikte su-sulak alan bitkisi tür sayımız 160 ı geçti.
Koleksiyonumuzdaki Su-Sulak alan bitkilerinin büyük
kısmının ticari üretimine de başlandı. Ayrıca bu yıl ilk
defa, 1,5 Lt saksıda ekonomik nilüfer üretimine
başlandı. Üretilen sarı, şeftali, pembe, kırmızı ve
beyaz renkli standart nilüfer satışı Mayıs ayında
başlayacaktır.
WEB
sitemizin, Su – Sulak alan bitkileri bölümü tümüyle
yenilendi, ilgili bölümde tüm bitkilerimizin
fotoğraflarını görebilirsiniz >>
http://www.palmiyemerkezi.com/sulakalan.htm
Merkezimizin 2009 Yaz stajı için öğrenci seçimleri Mart
ayında gerçekleştirildi. Bu yılın stajyer kontenjanımız
dolduğundan yeni müracaatları alamadığımızı üzülerek
bildiririz.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - MART 2009 |
|
Agav’lar Meksika, ABD, ve Orta Amerika ülkelerinde doğal
olarak bulunan 250 kadar türü kapsamaktadır. Ailenin
ortak özelliği, etli yapraklı (sukkulent) olmaları ve
yaprakların rozet şeklinde dağılımıdır. Agav’ların büyük
bir kısmı monokarpik (hayatında bir defa çiçek açar ve
ölürler) dir.
Meksika’da 125 ten fazla Agav türü bulunmaktadır, burada
tanıtacağımız Kraliçe Viktorya Agavı: Agave
Victoriae Reginae çok kimse tarafından,
Agav’ların en zarifi olarak kabul edilir. Bu Agav’ın
ticari olarak da değerli olması yalnız zarafetinden
değil, aynı zamanda yavaş büyümesindendir. Bitki genelde
soliter (tek gövdeli) dir, bazen de kardeşlenme
gösterir.
Kraliçe
Viktorya Agav’ı
bugün Meksika’da soyu tükenmekte olan bitkiler
arasındadır, bu nedenle Devlet koruması altındadır.
Bitkinin çapı genelde 50 cm yi geçmez ender olarak 70 cm yi
geçtiği bildirilmiştir. Koyu yeşil yaprakları 4–5 cm
kalınlığında ve 15–20 cm uzunluğundadır. Üçgen
şeklindeki yaprakların kenarları beyazdır. Yapraklar
rozet şeklinde, sık olarak dizilmişlerdir.
Genelde 20 yaştan sonra, 3–4 m uzunluğunda bir sap
üzerinde çok sayıda, kenarları kırmızı-mor çizgili,
krem renkli çiçekler açar. Çiçekler meyve ve tohuma
dönüştükten sonra bitki ölmektedir.
Kraliçe Viktorya Agav’ının
en büyük isteği güneştir, susuzluğa dayanıklıdır. Kışın
kısa süreli -12° C soğuğa da dayanır. Üretimi tohum veya
kardeşlerinin ayrılması ile yapılır. Variagata (alacalı
yapraklı) ve kompakt (sık yapraklı) kültürleri
mevcuttur.
Kaya ve kaktüs bahçelerinde soliter, çoğunlukla gruplar
halinde kullanır. Ankara gibi, derecenin -12°C ın altına
düştüğü yörelerde, saksıda yetiştirilmesi, kışın
korunaklı bir yere alınması uygun olur. |
|
2009 Şubat ayı da, Ocak ayı gibi bol yağışlı geçti.
Ocak ayında Köyceğiz Gölünün taşması sonucu su altında
kalan, yaklaşık 1500 m² yeni satış bölümü açık sergi
sahası, tümüyle ortalama 15 cm yükseltildi. Drenaj
yolları yapıldı.
Üretim ve bakımlara devam edildi. Yıllık üretim
programına alınan yeni tür bitkilerin tohumları dikildi.
Merkezimiz elemanlarının yılın ilk yemekli toplantısı,
22 Şubat Pazargünü Alila Otel salonunda yapıldı.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - ŞUBAT 2009 |
|
Bahçenize yalnız kimsede olmayan ağaç değil, aynı zamanda
kuşların da ilgisini çeken, küpe çiçekli bir ağaç mı
istiyorsunuz, yanıtımız Afrika Küpe Ağacı:
Halleria Lucida’dır.
Afrika
Küpe Ağacı
scrophulariaceae ailesinden, herdem yeşil, genellikle
çok gövdeli büyük bir çalı veya küçük bir ağaç
görünümünde olan bir bitkidir. Doğada Güney Afrika’nın
güney doğu ve güneyinden, kuzeyde Zimbabwe’ye kadar olan
bölgede bulunur. Parlak yeşil yaprakları ve aşağı sarkan
dallarıyla güzel bir görünümü vardır. Halleria
adı, Gottingen Botanik Enstitüsü profösörlerinden
Alberectht von Haller’e atfen verilmiştir. Halleria,
Yemen, Madagaskar Etopya ve Güney Afrika da bulunan on
türden oluşan küçük bir cinstir. Lucida Latince
parlak anlamındadır, yaprakların görünümü dolayısıyla
verilmiştir. Doğada gövdesi 2–5 metreyi geçmemekle
birlikte, kültürde 20 metre yüksekliğe kadar uzadığı
bildirilmiştir.
Gövde soluk gri veya kahverengidir, kabuğu yukarıdan
aşağıya hafif çatlaklar gösterir. Küçük, boru şeklindeki
çiçekler kırmızı, sarı veya turuncu renkte olup
yaprakların dala birleştiği kısımdan tek veya salkım
şeklinde çıkar. Çiçeklenmesi genelde sonbaharda başlayıp
yaza kadar devam eder. Çiçekler yapraklar arasında
saklıdır, küçük bitkilerde fazla dikkati çekmez.
Bir santimetre çapındaki yuvarlak yeşil meyveleri
olgunlaşınca siyah renge döner ve yumuşar. Meyveleri
yenilebilir ancak tadı yoktur. Bununla birlikte kuşlar
için iyi bir gıda kaynağıdır.
Zulu kabilesi geleneksel tedavide Halleria Lucida’yı
deri ve kulak hastalıklarında kullanmaktadır. Kulak
ağrılarında kurutulmuş yapraklar ıslatıldıktan sonra
kulağa sıkılmakta ve ağrıyı geçirmektedir. Gene kötü
ruhlara karşı koruyucu olduğuna inanılır bunun için
dalları tütsü gibi yakılır.
Afrika Küpe Ağacı büyütülmesi kolay ve dayanıklı bir
ağaçtır, birçok şarta adapte olabilmektedir, -7°C dona
dayanmaktadır bununla birlikte genç fidanların dondan
korunması gerekir. İdeal olarak iyi drenajlı, besinden
zengin toprak ve devamlı sulama ister, ancak kuraklığa
dayanıklıdır.
Peyzajda, Afrika Küpe Ağacı küçük bahçelerde, ufak
bir vurgu ağacı olarak kullanılabilir. Daha geniş
alanlarda guruplar halinde gölge temin etmek için
kullanılabildiği gibi çok yüksek ağaçların altında yarı
gölgeye de dikilebilirler. Yine Peyzajda doğal çit
olarak kullanılmaktadır. Büyük saksılarda da güzel bir
görünüm oluşturur. Afrika da özellikle Arı kuşları ve
meyve suyu ile beslenen kuşları çeker.
Afrika Küpe Ağacı
kolaylıkla tohum veya çelikten üretilir. Genç bitkiler
2. yaşlarında çiçek açmaya başlarlar. Tohumlar İlk ve
Sonbaharda dikilmeli çimlenmeleri için 25°C ısı
sağlanmalıdır. Çelikleme ile üretim, ilkbahar, yaz başı
veya sonbaharda yapılabilir. |
|
|
|
AYIN
HABERLERİ
2009
ŞUBAT |
|
Son yılların en yağışlı Ocak ayını geçirdik. 6 Ocakta
şiddetli dolu yağdı. 9 Ocakta baş bahçıvanımız Ali
Akpınar ağaç budaması sırasında merdivenden düşerek kafa
travması geçirdi, 10 gün hastanede yattıktan sonra
dinlenmesine evinde devam etmek üzere hastaneden
çıkarıldı.
20 Ocak tarihinde yöneticimiz Dr. Ragıp Esener, su-sulak
alan bitkileri ile ilgili araştırma, sipariş için, dört
günlük süre ile, Hollanda ve Belçika’ya gitti.
23
Ocak saat 10 dolayında patlayan ani fırtına da rüzgâr
100 Km/saat hıza ulaştı, Merkezimiz tabelası ve bazı
seralarımız hasar gördü, bu arada birçok ağaç yıkıldı,
saksılar devrildi.
|
PEYZAJDA
4. BOYUT - OCAK 2009 |
|
Acca’lar
Mersingiller ailesinden (Myritaceae) iki tür bitkidir.
Ancak daha fazla eski adları Feijoa ile tanınırlar.
Brezilya’lı botanist Silva Feijo tarafından
adlandırılmışlardır. Brezilya, Uruguay ve Arjantin’in
subtropikal bölgelerinde doğal olarak bulunmakta, her
iki tür de 4,5 m yüksekliğe ve genişliğe erişmektedir.
Acca’lar
gösterişli ve çekici çiçekleri ve yenen meyveleri için
yetiştirilirler. Bitkiler yapraklarını dökmezler. Toprak
için çok seçici değillerdir. Süzek toprakları tercih
etmekle birlikte, alkali ve asit ortamlarda, kurak ve
nemli toprakta da yetişirler. Işık gereksinimleri
fazladır, güneş gören ortama dikilmelidirler.
İklim
olarak, don olmayan sıcak ortamı tercih ederler. Meyve
vermeleri ve meyvelerinin olgunlaşması için don olmayan
bir ortam gerekir. Bununla birlikte hafif dondan zarar
görmezler. Üretimleri tohumlarının ilkbaharda dikilmesi
veya yazın alınan yarı sert çeliklerle yapılır.
Kaymak Ağacı:
İki tür Acca dan tanınanı ve kültürde kullanılanı
ülkemizde
Kaymak Ağacı
olarak bilinen,
Acca sellowiana
(Feijoa
sellowiana)
dır. Sellowiana adı, bitkiyi 1819 yılında bulan Sellow
adındaki Alman gezginden gelmektedir.
Kaymak Ağacı’nın
bir adı da,
Ananas Guava’sıdır.
Kaymak Ağacı
üretimi ülkemizde, Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde,
yaygın olmamakla birlikte yapılmaktadır. Bitki meyve
yetiştirilmesi amacı ile standart ağaç (100–150 cm den
dallandırılan tek gövdeli ağaç) olarak yetiştirilir.
Meyve amacı ile yetiştirilecek ise fidanların arası 4–5
X 2–3 m olmalıdır. Bu şekilde dekara 60–120 bitki
dikilebilir. Ağaçlar 3–4 yaşında meyve vermeye
başlarlar. Ağaçların verimli ömrünün 50 yıl kadar olduğu
bildirilmiştir.
Feijo
bitkisi hermafrodittir, yani aynı ağaçtaki çiçeklerde
erkek ve dişi organcıklar bulunur. Bu nedenle tek bir
ağaç bile meyve verir. Ancak ürünün fazla olması için
başka ağaçlardan tozlaşma öngörülür. Meyveler 5 cm
uzunluğunda yeşil renkte ve ovaldir. Toplandıktan bir
hafta sonra olgunlaşırlar. 100 gr meyve 35 kaloridir. C
vitamini, kalsyum ve iyot yönünden zengindir.
Peyzaj amacı ile kullanımda, genelde alttan çıkan çok
gövdeli çalı formu tercih edilmektedir. Yaprakları
gri-yeşil 6–7 cm uzunluğunda oval veya eliptik şekilde
ve altları tüylü beyaz renktedir. Yazın açan çiçekleri 4
cm çapında, taç yapraklar (petaller) mor-kırmızı,
kenarları beyaz, stamenleri ise dik, uzun koyu kırmızı
renkte, uçları (polen keseleri) sarı-beyazdır.
Peyzajda özellikle, herdem parlak yeşil yaprakları ve
yaz ortasında açan çok gösterişli çiçekleri nedeni ile
kullanılmaktadır. Genel olarak ülkemizde zeytinin
yetişebildiği coğrafi bölgelerde kullanılabilir. |
|
Son yılların en sıcak Aralık ayını yaşadık. 20 Aralık
tarihine kadar don ve ciddi bir soğuk olmadı. Sera ve
Botanik Bahçesi bitkileri, büyüme ve çiçeklenmeye devam
ettiler. Elverişli hava koşulları nedeni ile bu yıl, geç
sonbaharda çiçek açan bitkilerin tam çiçeklenmelerini görme
ve tohumlarını elde etme olanağımız oldu. Fotoğraflarda
sonbahar çiçek açan ağaçlardan Dombeya (Dombeya burgessie)
ve Yol Hatmi (Hibiscus mutabilis) nin çiçekleri ile
kışın kızaran yaprakları ile Cennet Bambusu (Nandina
domestica) görülmektedir.
7 Aralık Pazar günü kaktüs grubu üyelerinden 12 kişilik bir
grup Botanik Bahçemizi ziyaret etti. Kış
hazırlıklarımız, seralara ikinci kat iç naylon
çekilmesi, bitkilerin kış gübrelemesi çalışmaları ile
devam edildi.
|
|
Sayfa Başı
|
|