|
Peyzajda 4.Boyut, ülkemizde
bilinmeyen veya yeteri kadar tanınmayan bitkiler hakkında,
profesyonel ve amatörlere bilgi verilmesi amacı ile
hazırlanan bir programdır. Her ay yeni bir bitki tanıtımı
yapılmakta, Palmiye Merkezi deneyimleri de aktarılmaktadır.
Palmiye Merkezinin bir hizmeti olan, bu
programın sizin veya bir arkadaşınızın e-posta adresine
gönderilmesini arzu ediyorsanız, lütfen abone olunuz (abone
olmak tamamen ücretsizdir, adresinize herhangi bir reklâm
gönderilmeyecektir).
PEYZAJDA 4.BOYUT'a
abone olmak
istiyorum>>>>>>>
Arkadaşımı
öneriyorum>>>>>> |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - ARALIK 2012 |
|
Zantedeschia
cinsi, tümü Afrika Kıtasında bulunan 7 türü
kapsamaktadır. Bu cins ikiye ayrılabilir, birinci
grupta soğuğa dayanıklı, beyaz çiçekli iki tür
bulunur, İngilizcede bunlara Arum Lily
denmektedir. Diğer grup dona fazla dayanıklı
değildir, yaprakları beyaz lekelerle kaplıdır,
çiçekleri sarı, portakal, pembe veya mor renkli
olabilir, bunlar da Calla lily olarak
adlandırılırlar.
Zantedeschia
aethiopica
doğal olarak Güney Afrika’da sulak alan ve
bataklıklarda bulunmaktadır. Doğada bulunduğu
yere bağlı olarak, her dem yeşil veya yaprak döken
bitki olabilir. Güney Afrika’da, Batı Cape’te
yazın, yaz yağmuru alan diğer bölgelerde ise kışın
uyku devresine girmektedir. Ancak devamlı su bulunan
bataklık arazilerde her dem yeşildir.
Zantedeschia
adı İtalyan doktor ve botanikçi Profesör Giovanni
Zantedeschi ‘ye atfen verilmiştir. Aethiopica
bitkinin Afrika kıtasına ait olduğunu
göstermektedir. Halk arasında her ne kadar zambak
olarak isimlendirilirse de bir aroit (Aracae
ailesine ait olan bitkiler) tir.
Kalla
çok gösterişli çiçeği ile hemen tanınır.
Parlak beyaz yelken şeklindeki braktesi (yaprak
benzeri yapı), ortadan çıkan sarı parmak
şeklindeki koçanı (spadiks: erkek ve dişi çiçekleri
taşıyan yapı) sarmaktadır. Çiçekler parlak yeşil
yaprakların arasından çıkarak güzel bir kontrast
oluştururlar. Oluşan yeşil renkli meyvecikler,
olgunlaştıkça turuncu renge dönüşmektedir.
Zantedeschia aethiopica çiçeklerinin hafif
güzel bir kokusu vardır. Bu kokusu sayesinde karınca
ve arıları çekerek tozlaşmayı sağlarlar.
Kalla
gerek süs bitkisi gerek kesme çiçek olarak
kullanılır, özellikle gelin çiçeklerinde bazen de
cenazelerdeki bitki aranjmanlarında tercih edilir.
Güney Afrika’da, yaprakları ve rizomları, pansuman
ve ağız yoluyla birçok hastalıkta kullanılmaktadır.
Rizomları haşlandıktan sonra yenilebilir. Çiğ
yenildiği takdirde, içindeki kalsyum oksalat
kristalleri nedeniyle, boğazda şiş ve yanma olur.
Yapraklar lapa haline getirildikten sonra baş ağrısı
tedavisinde kullanılmaktadır. Bilimsel çalışmalar
Zantedeschia aethiopica’ nın yapay
göletlerdeki atık suyun temizlenmesinde ve alg
büyümesinin engellenmesinde etkili olduğu
göstermiştir.
Kalla
nemli toprak veya bataklığı tercih eder, eğer
bataklık şartları yok ise bitki gölge yere
dikilmelidir. Gölgeye dikilen bitkilerin çiçekleri
daha az olmaktadır. Gübreli toprak kullanılmalıdır.
İyi şartlarda yetiştirilen bitkiler ilkbahar ve
yazın çiçek açarlar.
Zantedeschia
aethiopica
90 cm.ye kadar uzayabilir. Gölgede yaprakları daha
da büyük olabilmektedir. Koyu yeşil yaprakları
mızrak başı şeklinde görünürler, yaprak büyüklüğü
belirttiğimiz gibi ışık almasına göre değişir.
Genellikle Şubat-Haziran arasında çiçeklenme olmakla
birlikte, diğer aylarda da tek tük çiçek
görülebilir. Kalla doğasında, bataklık
arazilerde deniz seviyesinden 2250 m yüksekliğe
kadar geniş koloniler oluşturmaktadır. Doğadaki bu
yayılım göz önüne alındığında, bitkinin tuzlu deniz
suyuna ve dona dayanıklı olduğu anlaşılır. Kalla
yaprakları, mikroskobik olarak çok enteresandır.
Yapraklar üzerinde bulunan su bezlerinden “damlama”
denilen bir işlem ile fazla su dışarı atılmaktadır.
Bu yolla, bitki bozulmadan bataklıklarda
yaşamaktadır.
Zantedeschia aethiopica
tohum veya rizomların ayrılmasıyla üretilebilir.
Tohumlar ilkbaharda dikilmelidir. Kök ayrılması
bitkiler uyku durumdayken yapılmalıdır ve çıkan
rizomlar toprağa en az 3 cm derinliğinde
dikilmelidir. Ayrılma işlemi bitki yeşilken de
yapılabilir.
PEYZAJDA
KULLANIMI:
Kalla
dere ve havuz kenarlarında seçilecek bir bitkidir.
Devamlı sulama olanağı yoksa bitki gölgeye
dikilmelidir. Grup halinde daha güzel ve dikkat
çekicidirler. Sarı Süsen (İris pseudacorus),
Altın Süsen (İris xantospuria), Siyah Süsen (İris
louisiana black gamecock) gibi su seven
bitkilerle birlikte de kullanılabilirler. Koyu gölge
ortamda yaprak bitkisi olarak kullanılabilir. Ancak
bu ortamda fazla çiçeklenme beklenmemelidir. Ayrıca
bahçelerde saksı içinde de kullanılabilecek bir
bitkidir.
Bugün Zantedeschianın birçok hibridi
elde edilmiştir, bunlar da saksı ve bahçe
düzenlemelerinde kullanılmaktadır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - KASIM 2012 |
|
Philedendron,
areceae ailesinin bir cinsidir, 900 dolayında türü
kapsamaktadır. Areceae ailesi cinsleri arasında,
Philedendron’lar değişik büyüme özellikleri ile
dikkati çekerler. Büyüme özellikleri, epifitik
(başka bitkilerin üzerinde tutunarak) , hemiepifitik
(kısmen başka bir bitki üzerinde tutunarak) ve bazen
de doğrudan toprak üzerinde olmaktadır.
Philedendronlar doğal olarak tropik ABD, Batı Hind
Adaları ve Güney Amerika’da bulunurlar. Gösterişli
ve çok loplu yaprakları ile dikkati çekerler.
Birçoğu sarmaşık özelliğe sahiptir, iyi ışıklı iç
mekânda kolaylıkla yetiştirilebilirler.
Philedendron
selloum
uzun yıllar tropikal peyzaj ve iç mekân
düzenlemelerinde kullanılmıştır. Aslında
Philedendron selloum, Philodendron
bipinnatifidum un eski adıdır. Kolay
büyümesi, tropik görünümü nedeniyle uzun yıllar
peyzajda ve iç mekânda kullanılmış ancak büyüklüğü
nedeniyle daha küçük yapılı bir bitki bulunması
gündeme gelmiştir. Bu problem Philedendron
xanadu’nun pazara çıkmasıyla
çözülmüştür. Ksanadu, Philedendron
selloum’un iyi özelliklerine ilaveten
kendine has özellikleri ile pazarda ilgi bulmuştur.
Philedendron xanadu’nun
spatha’sı (iri brakte), diğerinin yeşil- beyaz
spatha’sından mor-kırmızı rengiyle (resim de
görüldüğü gibi) ayrılır.
Ksanadu,
philedendron bitkilerinin, meconostigma grubuna
aittir. Bu bitkiler “ağaç philedendronlar’’ olarak
bilinirler. Sarmaşık philedendronların aksine,
bunların gövdeleri kalındır ve ağaç gibi görünürler.
Philedendron
xanadu
1983 yılında Batı Avustralya’ da tohumdan
yetiştirilen fideler arasında tesadüfen bulunmuştur.
Önce “Philedendron winterbourn’’ olarak
isimlendirilmiş daha sonra Avustralya Bitki
Otoritesi tarafından Xanadu adı verilerek,
1988 yılında pazarlanmaya başlanmıştır. 1989 yılında
ABD’den patent alınmıştır. Patent süresi dolan
bitki, şimdi üreticiler tarafından kolaylıkla
çoğaltılıp satışa sürülmektedir. Doku kültürü ile de
geniş çaplı üretimi yapılmaktadır. Her yıl 2 milyon
üzeride bitkinin pazara sürüldüğü saptanmıştır. Bu
gün Ksanadu’nun hibrit olmayıp ayrı bir tür
olduğu kabul edilmektedir. Brezilya’da ormanlarda
Philedendron xanadu’lara rastlanması da
bu görüşü desteklemektedir.
Ksanadu
her dem yeşil küçük dolgun, çok fazla büyümeyen,
yaprakları derin bölmeli parlak yeşil bir bitkidir.
Nadiren 90x90 cm boyutlarını geçer. Dekoratif küçük
loplu yaprakları, kompakt büyümesi, zararlılara
dayanıklılığı ve ailenin diğer türleri gibi fazla
hava kökü oluşturmaması özelliklerine sahiptir.
Philedendron xanadu güneş altında veya
yarı gölgede yetiştirilebilir. Yaprakların yeşil
kalması için her yıl kontrollü salınımlı gübrelerle
toprağa takviye yapılmalıdır.
PEYZAJDA KULLANIMI: Ksanadu
tropik, subtropik ve sıcak ılıman iklim bölgelerinde
özellikle deniz kenarlarında, dış mekân bitkisi
olarak kullanılır. Soğuk iklim bölgelerinde ise bol
ışıklı iç mekânlarda saksıda kullanılmaktadır. Don
tehlikesi olan bölgelerde yazın saksı ile havuz
kenarlarında veya açık alanlarda saksı içinde
kullanılıp, kışın iç mekâna konulması uygundur.
|
PEYZAJDA 4.
BOYUT - EKİM 2012 |
|
Strelitzia
regina “gold” bilinen
cennet kuşu çiçeğinin, sarı renkli olanına verilen
isimdir.
Zaman zaman, Fransa, İtalya, Kaliforniya,
Avustralya, Japonya ve Güney Afrika’da tek tük sarı
starliçeler görülmüşse de, bunlar genelde portakal
rengi starliçelerle döllendiği için seri üretimi
yapılamamıştır. 1970 yılında John Winter tarafından
Kirstenbosch Botanik Bahçesinde, yapay dölleme ile
Altın Starliçe yetiştirilmeye başlanmıştır.
Bu proje kapsamında, elde bulunan 7 adet altın
starliçeden, 1994 yılına kadar üretim yapılarak iyi
bir stok hazırlanmıştır. Tohumlar ilk defa 1994
yılında Strelitzia reginae ’’Kirstenbocsh
Gold’’ adı altında, satışa sunulmuştur. 1996
yılında bitkinin adı Nelson Medella’ya atfen,
Strelitzia reginae “Mandela’s Gold” a
çevrilmiştir. Türkiye’de ilk Altın Starliçe
üretimi Palmiye Merkezinde gerçekleştirilmiş ve 1999
yılında çiçek açmışlardır.
Altın Cennet Kuşu Çiçeği
her dem yeşil, gövdesi olmayan, kardeşlenme
gösteren, çok yıllık bir bitkidir. Grimsi-yeşil, muz
benzeri yaprakları, 150 cm. ye kadar uzar.
Çiçeklenme sonbahar sonundan, ilkbahara kadar devam
eder. Gösterişli, büyük, kuşa benzeyen çiçekleri,
uzun saplar üzerinde, yapraklardan daha yukarıya
çıkarak güzel bir görünüm oluştururlar. Bitki her
çiçekten sonra ikiye ayrılarak çoğalır. Kardeşlenme
gösteren bitkiler, uzun yıllar içinde büyük bir
topluluk oluşturur.
Starliçe çiçek kılıfının kalınlaşması ile oluşan,
gaga şeklindeki sert kısım, spate olarak
adlandırılır. Spate çiçek sapından 90° lik
açı ile ayrılarak bir kuş gagası şeklinde görünür.
Spateler 4 ile 6 çiçek içerirler. Genelde bu
çiçekler bir biri ardına açarlar. Her çiçek sarı
renkte 3 sepal ve mavi renkli üç petalden oluşur.
Sarı sepaller, ibikli bir kuş kafasına benzerler.
Mavi petallerden ikisi stamen (erkek organ) ve
sitilus (dişi boyuncuk) u içine alarak, ok ucu
benzeri bir görünüm oluştururlar. Üçüncü mavi petal
ise diğerlerinden kısadır ve bunların üstünde
görünür (lütfen çiçek yapısı fotoğrafına bakınız!).
Strelitzia
reginae “gold”
büyütülmesi kolay bir bitkidir. Güneş de ya da yarı
gölgede iyi drenajlı bir toprakta kolaylıkla
gelişir. İdeal Ph isteği 7,5 dur. Büyüme mevsiminde
bol gübrelenmesi ve zaman zaman bol sulama yapılması
uygun olur. Dikim sırasında toprağa kompost veya
hayvan gübresi karıştırılmalıdır. Nisan-Ekim ayı
arasında bitkilere 9–3–15 oranında sıvı gübreden
ayda bir defa verilerek çiçeklenme artırılır.
Gölgede yetiştirildiği takdirde çiçek açmazlar.
Altın Starliçe toprağa uyum sağladıktan sonra az
sulama ile idare edebilir. Rüzgâr ve sahil
şartlarına dayanıklıdır. Diğer starliçeler gibi,
dona dayanıklı değildir, kısa süreli -4°C soğuğa
dayanabilir. Akdeniz bölgesinde don görülebilen
yörelerde yetiştirilecekse, bahçenin kuzeyi
korunaklı bir bölgesine dikilmelidir.
PEYZAJDA
KULLANIMI
Strelitzia
reginae “gold”
dekoratif, ilgi çekici ve gösterişli bir
bitkidir. Bahçe ve yüzme havuzu etrafında tropikal
etki yaratmak için kullanılır. Çim sahalarda gruplar
halinde kullanılabildiği gibi turuncu starliçelerle
birlikte, ayrı gruplar halinde kullanılabilir.
Bordür bitkisi veya Dev Starliçeler (Strelitzia
nicolai) önünde ara bordür bitkisi olarak
kullanılabilir. Peyzajda büyük saksılarda da
kullanılabilirler. Saksıda çiçek açması için, iki üç
haftada bir sulandırılmış sıvı gübre
kullanılmalıdır. Soğuk iklimlerde kış bahçelerinin
vazgeçilmez bitkilerindendir.
Altın Starliçenin
üretimi, tohum veya kardeşlerin ayrılması ile
yapılır. Kardeşler ayrıldığı takdirde, yeni
bitkilerin çiçek açması 2 yıl sürebilir. Tohumdan
ideal şartlarda yetiştirilen bitkiler, üç yılda
çiçek açabilir ancak bu şartlar sağlanamadığı
takdirde, çiçeklenme 5–6 yılı bulur. Siyah
tohumların üst kısmı parlak portakal rengi tüylerle
kaplıdır. Üretim için tohum dikilmeden önce bunlar
temizlenmelidir. Fideler iki üç yaprak olduğu vakit
saksıya dikilirler, bitki büyüdükçe bitkinin
büyüklüğüne göre saksı değiştirilmelidir.
Strelitzia
regina “gold” kesme
çiçekçilikte ve süslemede kullanılan en güzel ve en
pahalı çiçeklerden biridir. Ayrıca St.regina’ların
erkeklere takdim edilen tek çiçek olduğu
unutulmalıdır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - EYLÜL 2012 |
|
Strelitzia
ailesi Güney Afrika’da doğal olarak bulunan beş
türden oluşmaktadır. Bu türler St.regina,
St.juncea, St.alba, St.caudata
ve St.nicolai’dır.
Dev Starliçe
genellikle sahile yakın, herdem yeşil ormanlarda
bulunmaktadır. Doğal yayılımı Güney Afrika’da Doğu
Cape, KwaZulu-Natal’dan Mozambik ve Zimbabwe’ye
kadar uzanır.
Strelitzia
adı İngiltere Kraliçesi Charlotte‘a (Kraliçe
Mecklenburg-Strelitz ailesinden gelmiştir) atfen
verilmiştir. Nicolai adı ise, Rus Çarı 1.
Nicholas’ın oğlu
Grand
Duke
Nikolay Nikolayevich’den
gelmektedir.
Strelitzia nicolai
10m yüksekliğe ulaşır, 4m çap yapabilir, verdiği
kardeşler ile çok gövdeli, herdem yeşil bir ağaçtır.
Hakiki muzlar ve yabani muz (Ensete ventricosum)
ile bir akrabalılığı olmamasına karşın, yaprak ve
büyüme özelliği bakımından, bunlara benzerlik
göstermektedir. Bu nedenle, Natal Yabani Muz’u
olarak da adlandırılır. Gövde odunsu yapıda,
pürüzsüzdür, rengi açık veya koyu yeşil olabilir.
Eski yapraklara ait yara izleri dikkati çeker. 2
metre boya ulaşan yapraklar, uzun, kalın saplar
üzerindedir bunlar rüzgârda yırtılırlarsa, dev bir
kuş teleği şeklinde görünürler.
Strelitzia
nicolai’
nin çiçeği kuş kafasına benzemektedir, 50 cm ye
kadar uzayabilir. Çiçeklerin sepalleri beyazdır,
mavi petaller, beş adet pembemsi-mavi renkli,
kalyon şeklinde kılıfla örtülüdür. Çiçek, beyaz
ibikli ve pembe gagalı kuşa benzemektedir. Ağaç yıl
boyu çiçek açabilir, en fazla çiçek ilkbahar ve
yazın görünür. Çiçek sapında birden fazla çiçek
bulunmaktadır. Parlak, siyah renkli tohumların, üst
kısmı, portakal rengi tüylerle kaplıdır. Genelde
sonbaharda, bazende ilkbaharda olgunlaşırlar. Dev
Cennet Kuşu Çiçeğinin yaprak sapları kurutularak
ip yapılır ve Afrika’da kulübe yapımında kullanılır.
Çiçek nektarı, arı kuşları için çekicidir.
Maymunlar, çiçeklerin yumuşak kısımlarını ve tohumun
üzerindeki turuncu tüylü kısmı yerler.
Üretimi
tohumladır, ayrıca kökten verdiği kardeşlerin
ayrılması ile çoğaltılabilir. Tohum dikilmeden önce
üzerindeki turuncu tüyler çıkarılmalıdır. Tohumlar
dikilirken 5–10 mm kompostla örtülmelidir. Fideler
ilk aylarda gölge bir ortamda tutulmalıdır. Bitki
dış ortama dikildikten sonra hızlı büyür. Yarı gölge
veya güneş altında büyüyebilir. Aşırı su gereksinimi
yoktur.
Strelitzia nicolai
kuraklığa dayanıklıdır. Dona fazla dayanıklı
değildir, kısa süreli -4°C
sıcaklığa dayanabilir. Bu yüzden ılıman bölgelerde,
kuzey rüzgârından etkilenmeyecek bir yere
dikilmelidir. Tuzlu deniz rüzgârlarına karşı
dayanıklıdır. Ilıman bölgelerindeki sahil
bahçelerinde gösterişli bir rüzgâr perdesi olarak
kullanılabilir.
PEYZAJDA
KULLANIMI:
Dev Cennet Kuşu Çiçeği,
gösterişli yapısı, her dem yeşil yaprak ve gövdesi
ile tropik etki yaratmak için uygun bir bitkidir.
Özellikle yüksek, beton binalar veya havuzların sert
peyzaj görünümünü yumuşatmakta etkilidir. Parlak
geniş yaprakları ile çim sahaların ortasında veya
kenarında da güzel bir görünüm yaratır. Kök yapısı
yayılıcı olduğundan, yürüyüş yolları veya diğer
yapılara yakın dikilmemelidir. Küçük bahçelerde ve
don tehlikesi olan yerlerde, göz alıcı bir saksı
bitkisi olarak kullanılabilir. Ayrıca kış bahçeleri
için seçilecek
alımlı bir bitkidir. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - AĞUSTOS 2012 |
|
Clivia’lar
Güney Afrikanın endemik bitkileridir. Doğada yarı
gölgede, iyi drenajlı, humustan zengin topraklarda,
koloniler halinde bulunurlar. Clivia
adı, bu bitkiyi ilk defa İngiltere’de yetiştiren ve
çiçek açtırtan Lady Charlotte Clive’ye atfen
verilmiştir. Miniate adı İngilizce minius
(kurşun tetra oksit rengi) ne benzeyen çiçek
renginden gelmektedir.
İlk
bitkiler 1800’lerde Kwazulu-Natal’dan İngiltere’ye
getirilmiştir. Özellikle İngiltere’de Viktoria
devrinde bu bitki çok popüler olmuş, Avrupa’ya
yayılmıştır.
Bugün üretilen Klivya’lar, dört klivya
türü (C.Nobilis, C.Gardenii, C.Caulescens, C.Miniata)
arasındaki hibridlerden geliştirilmiştir. Bu
yöntemle çok gösterişli, iri çiçekli, kırmızı, sarı,
krem, kayısı renginde çiçekleri olan, geniş
yapraklı, yaprakları yelpaze şeklinde gözüken,
alacalı yapraklı, cüce ve birçok diğer hibridler
elde edilmiştir.
Clivia miniata
kardeşlenme gösteren çok yıllık, koyu yeşil renkli,
uzun yaprakları olan bir bitkidir. Toprak altındaki
etli gövdeden çıkan yapraklar, 45 cm uzunluk ve 8 cm
genişliğe erişebilirler. Parlak, koyu portakal
renkli (nadiren sarı), boru şeklindeki çiçekleri
genelde ilkbaharda, Nisan ve Mayıs aylarında
açarlar, bazen de yılın diğer aylarında tek tük
çiçeklenmeler görülür. Koyu yeşil parlak yaprakları,
portakal renkli çiçekleri ile çok güzel bir zıtlık
yaratır.
Klivya
tohumdan veya yandan verdiği kardeşlerin ayrılması
ile çoğaltılır. Bitkiler muhakkak gölge ortama ve
humuslu toprağa dikilmelidir çünkü, güneş ışınlarına
hassastırlar ve direk güneş altında kolaylıkla
yanarlar. Humuslu toprak aynı zamanda kurak mevsimde
su tuttuğu içinde önemlidir. Bitkiler yaz aylarında
aktif olduklarından iyi sulanmalı, kışın sulama
azaltılmalıdır. Dona hassastır, özellikle ıslak
ortamda soğuk rüzgârlara maruz kaldığında donabilir.
Yaprakları donduktan sonra tekrar sürme şansı varsa
da, bu süre uzundur. Bu nedenle bitki dikimi için
korunaklı bir yer seçilmelidir.
Gövde ve kökü çok zehirli olarak rapor edilmesine
rağmen birçok hastalıkta ilaç olarak
kullanılmaktadır.
Peyzajda Kullanımı:
Clivia Miniata Akdeniz Bölgemizde
korunaklı ve gölge alanlarda kullanılacak bir
bitkidir. Soliter dikildiği takdirde yıllar içinde
grup yapabilir, daha hızlı vurgu sağlanmak
istendiğinde grup halinde dikilmelidir. Saksı
bitkisi olarak da, gösterişli yaprakları ve çarpıcı
renkli çiçekleri ile tercih edilecek bir bitkidir.
Daha önce de yazıldığı gibi güneşe maruz
bırakılmamalıdır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - TEMMUZ 2012 |
|
Cotyledon orbiculata,
crassulaceae
ailesine aittir. Kotiledon cinsi genellikle
kardeşlenme gösteren, çok yıllık sukkulent (etli
yapraklı), her dem yeşil küçük çalılardan oluşan on
türü kapsar. Güney Afrika, Doğu Afrika ve Arap Yarım
Adasında bulunan bu türler, çölde veya gölge
alanlarda bulunmaktadır. Etli yaprakları, saplar
üzerinde karşılıklı çiftler halinde çıkar.
Silindirik veya çan şeklinde olan çiçekleri genelde
kırmızı, sarı veya turuncu renkte olup sap uçlarında
salkım halinde görünürler. Genelde çiçekleme yaz
sonu veya son bahar başında oluşmaktadır. Cotyledon
adı Yunanca fincan şekli kelimesinden gelmektedir.
COTYLEDON
ORBİCULATA
- DOMUZ KULAĞI
Cotyledon orbiculata,
sukkulent (etli yapraklı) bir bitkidir. Yeşil
veya gri renkli yapraklarının kenarları kırmızı
renklidir. Domuz Kulağı doğal olarak Angola,
Namibya, Güney Afrika da bulunmaktadır. Bitki 100 cm
boy ve 50 cm ene ulaşabilir Orbiculata adı Latince
yuvarlak kelimesinden gelmektedir.
Cotyledon
orbiculata
çiçeklenmesi yaz sonu veya son baharda olmaktadır.
70 cm’e kadar
uzayan sap üzerinde bulunan çiçekleri, 1,5–2 cm
uzunluğunda çan şeklinde çiçekçiklerden
oluşmaktadır. Çiçekler genelde portakal kırmızısı
renktedir, bazen sarı açan varyetelerde bulunur.
Çiçekler hafif donda bozulmakla birlikte, bitki
hafif dona dayanmaktadır.
Domuz Kulağı’nın
renkli çiçekleri arı ve kuşlar için çekicidir.
Diğer bazı sukkulent bitkilerde olduğu gibi, aşırı
güneşten olan su kaybını azaltmak için yaprak
üzerinde pudra gibi bir tabaka vardır. Bu da bitkiye
grimsi güzel bir renk kazandırır.
Güney Afrika’da iyi bilinen tıbbi bir bitkidir. Etli
yaprakları siğil ve nasırların yumuşatılıp
çıkarılması için kullanılmaktadır. Yapraklar
ısıtıldıktan sonra abse, iltihap olan bölgelere lapa
şeklinde uygulanarak iltihabın olgunlaşması
sağlanır. Tek bir yaprak yenilenerek, bağırsak
parazitlerinin düşürülmesinde kullanılır. Yaprak
ısıtılıp sıvı hale getirildikten sonra diş ve kulak
ağrısı için kullanılmaktadır.
PEYZAJDA KULLANIMI:
Cotyledon orbiculata
kaya bahçelerinde kullanılabildiği gibi verandalarda
da saksı çiçeği olarak dikkati çeker. Çiçek
yataklarında karışık olarak kullanıldığında diğer
bitkiler arasında dikkat çekici özelliği vardır.
Saksıya dikildiği takdirde iyi bir drenajın olmasına
dikkat edilmelidir. Genellikle güneş altında
kullanılmaktadır. Ancak ağaç altında yarı gölgeye de
dayanıklıdır. Az su isteyen, kuru bahçeler için
ideal bir bitkidir.
Domuz Kulağının
tohumdan üretimi yapılabilir. Ancak uç çeliği
ile üretim çok daha hızlı olmaktadır. Fazla
zararlısı yoktur. Salyangozların tercih ettiği bir
bitki olduğu unutulmamalıdır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - HAZİRAN 2012 |
|
Maclura
cinsi Moracae (dutgiller) ailesine aittir, onbeş
türü kapsar. Bu cinse ait türler genelde dikenlidir,
her dem yeşil veya yaprak döken, çalı, sarmaşık veya
iki cinsli ağaçlardan (bireyler erkek veya dişi)
oluşur. Alt dalcıklar sıklıkla dikene dönüşmüştür.
Bu cins doğal olarak Doğu Asya’dan Avustralya’ya ve
Orta Güney ABD den Güney Amerika’ ya kadar olan
coğrafya bölgesine dağılmıştır.
MACLURA
POMİFERA (Maclura
aurantiaca) YALANCI PORTAKAL AĞACI
Maclura
pomifera
doğal olarak Güney ABD’ de bulunur. Kerestesi ve
gövdesinin ticari bir değeri olmamasına karşın,
Kuzey Amerika’da özellikle düzlüklerde en fazla
dikilmiş olan ağaçlardandır. Düzlüklerde bu kadar
fazla kullanılmasının nedeni, çok iyi bir çit
bitkisi olmasındandır. Dikenli ve yoğun dallı
olması, böceklere ve çürümeye dayanıklı olması
nedenleri ile çit bitkisi olarak tercih edilir.
Maclura
pomifera
adı, İskoçya doğumlu Amerikalı Jeolojist Willam
Maclura ve Pomifera “Latince elma
taşıyan” kelimelerinden oluşmuştur. İngilizcede
Maclura pomifera ağacına Osage Orange
denilmektedir. “Osage Kabilesi ABD’nin Ohio
vadisinde bugünkü Kentucky’ de yaşamış
Kızılderililerdir. Yıllarca süren savaşlardan sonra
bu kabile Iroquois kabilesi tarafından vatanlarından
sürülerek bugünkü Arkansas, Missouri, Kansas ve
Oklohama’ya göç etmişlerdir.” Osage Kabilesi bu
ağacın dallarını yay yapmakta kullanmışlardır.
Yalancı
Portakal Ağacı,
düzgün yuvarlak çatılı,
yaprak döken, gençken çok dikenli, ilerleyen
yaşlarda dikenleri azalan bir ağaçtır. Yaprakları,
oval, sivri uçlu, koyu yeşil renklidir. 10 cm kadar
uzayan yapraklar sonbaharda sarı renk alırlar ve
dökülürler. Küçük, fincan şeklindeki sarı-yeşil
çiçekleri
(dişiler kısa sap üzerinde tek sıra çiçekler,
erkekler ise yoğun, silindirik kümeler halinde
görülürler) ilkbahar sonu yaz başında açarlar.
Döllenen dişi çiçekler, yaz sonu, sonbaharda, 10–12
cm çapında, üzerleri buruşuk sarı-yeşil renkte
meyveye dönüşürler.
Maclura
pomifera
dona çok dayanıklı bir bitkidir. Ankara’da
rahatlıkla yetişmektedir, Akdeniz sıcağına da
dayanıklıdır. 15 m yükseklik ve 12 m genişliğe
ulaşabilirler. Ağaçlar erkek ve dişi olur, yalnız
dişiler meyve oluştururlar. Ağaçların cinsel olarak
olgun hale gelmesi 10 yılı bulur, bu süreden önce
erkek veya dişi olduklarını söylemek çok zordur.
Yalancı
Portakal Ağacı meyvesi, Çalı Elma’sı
olarak da bilinir, sincaplar hariç hayvanlar
tarafından yenilmez. Meyve özellikle karafatma ve
çekirgeler için doğal böcek kovucudur. Ayrıca boya
yapımında kullanılır.
Peyzajda kullanımı:
Uygun şartlarda Maclura pomifera
ağaçları, hızlı büyürler ve 10 yıl içinde güzel bir
gölge ağacı haline gelirler. Çit yapılmak amacıyla
Yalancı Portakal Ağaçları en fazla 150 cm ara
ile dikilmelidir. Büyüdükleri zaman çok sık
oldukları takdirde, aradan bazıları çıkartılarak
seyreltme yapılır.
Maclura
pomifera
eski maden yataklarının ağaçlandırılması için de
kullanılmaktadır. Dikiminin kolaylığı, alkali
toprağa ve kuraklılığa dayanıklılığı, çabuk
büyümesi, uzun ömürlü olması, dona, rüzgâra,
böceklere ve hastalıklara dayanıklılığı Yalancı
Portakal Ağacı’nı değerli bir peyzaj bitkisi
yapar. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - MAYIS 2012 |
|
PORTULACARIA AFRA-PORTULAKARYA
(FİL YEMEĞİ)
Portulacaria afra,
Portulacaceae ailesine ait bir bitkidir. Bu aile
herkes tarafından bilinen Portulaca türünü
(semizotları) de kapsamaktadır. Portulakaryia
muhtemelen cinsinin tek üyesidir, ancak çeşitli
varyeteleri mevcuttur. Portulacaria adı,
portulaca (cins adı) ve afra (Afrika, bitkinin
bulunduğu kıta) kelimelerinden türemiştir.
Portulacaria afra
sukkulent (etli yapraklı) bir çalıdır. Doğal olarak
Namibya, Güney Afrika, Swaziland ve Mozambik’in
kurak, dağlık bölgelerinin eteklerinde
bulunmaktadır.
Portulakarya,
dünyanın sıcak ve ılıman bölgelerinde bahçe
peyzajında kullanılan, ayrıca bonsai yapılarak
saksıda yetiştirilen popüler sukkulent bir bitkidir.
Portulacaria
afra
her dem yeşil, çekici, sukkulent büyük çalı ve küçük
ağaç formunda bir bitkidir. Doğada 500 cm yüksekliğe
ulaşan büyük örneklerine olmasına karşın, kültürde
200 cm boyu geçmemektedir. Küçük etli yaprakları
yuvarlak, gövdesi hafif kırmızı renktedir. Küçük,
pembe, yıldız şeklindeki çiçekleri, kış sonundan
ilkbahara kadar açar. Ancak saksıdaki bitkiler
genelde çiçek açmamaktadır.
Portulakarya
kolaylıkla çelikle üretilebilir, her zaman tohum
yapmamaktadır.
Güney Afrikada bulunan Addo Milli Parkında bulunan
filler,
Portulacaria afrayı,
üstünden başlayarak toprak seviyesine kadar
yemektedir. Bunun sonucu bitki yere paralel ve yakın
olarak, adeta yer örtücü gibi bir şekil alarak
yayılmaktadır. Bitkiye Fil Yemeği adı da bu nedenle
verilmektedir.
Portulakarya
yaprakları kekremsi bir tada sahip olmakla beraber
kaplumbağalar dâhil birçok hayvanın diyetine
girmektedir.
Portulacaria afra
Güney Afrika yerlileri tarafından geleneksel tıpta,
annenin sütünün arttırılması için kullanılmaktadır.
Yapraklar, yorgunluk, susuzluk, güneş çarpması aşırı
su kaybedilmesi durumlarında çiğnenmektedir. Ezilmiş
yapraklar, nasır ve ayakta meydana gelen su
toplamalarında, deriye tatbik edilir. Ağız ve boğaz
iltihaplarında, yapraklar çiğnenerek, yapraktan
elde edilen sıvı ise deri alerjilerinde ve böcek
sokmalarında kullanılmaktadır.
Peyzajda Kullanımı:
Portulakarya
sınırlandırma amacı ile veya iyi budanarak çit
bitkisi olarak kullanılabilir. Kaya bahçeleri ve
sukkulent bahçelerde de kullanımı uygun bir
bitkidir. Güneş altında veya yarı gölgede
dikilebilir, kuru bahçelere dayandığı gibi, drenaj
sağlanmak şartı ile çok sulanan bahçelerde de
kullanılabilmektedir. Ancak bitkinin dona fazla
dayanıklı olmadığı hatırlanmalı, don tehlikesi olan
ortamlarda, saksıda tutularak, kışın uygun yere
alınması gerekmektedir. Bonsai yapmak için çok uygun
bir bitkidir, bu durumda saksılarda kullanılır.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda,
Portulacaria afra
nın atmosferdeki karbonu bağlama kapasitesinin
birçok bitkiye göre daha fazla olduğu görülmüştür.
Bunun nedeni, birçok bitkinin yetersiz su aldıkları
ortamda, özümlemeyi durdurmasına karşın bu
bitkilerin olumsuz şartlarda bile özümlemeye devam
etmesidir.
Kültürde, Portulakarya’nın değişik
varyeteleri elde edilmiştir. “Prostrata”:
kısa, yayılıcı; “Aurea”: kompakt ve güneş
altında küçük sarı renkli yapraklı; “Foliis
variegatus”: Küçük, alacalı yapraklı, saksı
kültürüne uygun; “Medio-picta”: ortası sarı
renkte alacalı yapraklı; “Limpopo”: 20-30mm
uzunlukta, oval ve geniş yapraklı varyetedir. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - NİSAN 2012 |
|
Syagrus
cinsi Güney Amerika kıtasında bulunan, kuzeyde
Venezüella ve Kolombiya’dan güneyde Arjantin ve
Brezilya’ya kadar uzanan, 32 türü kapsayan, tüysü
yapraklı palmiyelerdir. Tek gövdeli olabildikleri
gibi çok gövdeli türleri veya küçük gövdesiz türleri
vardır. Syagrus adı eski Latincede palmiye
ağacı için kullanılmıştır.
SYAGRUS ROMANZOFFIANUM
Kraliçe
Palmiyesi
(Cocos plumosa-Arecastrum
romanzoffianum)
Palmiyeler, bitkiler
dünyasının Kraliçeleri olarak tanımlanmıştır. Bu
kraliçelerin kraliçesi de Syagrus
romanzoffianum adıyla tanınan palmiyedir.
Kraliçe Palmiyesi Brezilya, Paraguay, Uruguay,
Bolivya ve Kuzey Arjantin’in ormanlık bölgelerinde
bulunur. Düzgün, gri gövdesi 20–40 cm genişlikte,
boyu 15 metre bazen de 20 metre olabilen bir
palmiyedir. Yaprakları tüysü (plumöz), çiçekleri
krem rengidir. Salkım meyveleri, 20–25 mm uzunlukta,
önce yeşil, olgunlaşınca portakal rengidir. Çok
sayıda tohum oluşturur. Hermafrodittir, tohum
oluşturması için birden fazla ağaca gereksinim
yoktur. Romanzoffianum adı, bitki araştırması için
yapılan turu finanse eden, Rus prensi Nicholas
Romanzoff’a atfen verilmiştir.
Syagrus romanzoffianum
güneşe dayanıklıdır, gölgede de yetişir. Bol
gübrelemeyle yapraklar yeşil ve geniş, gövde de daha
kalın olarak gelişir. Yüksek tavanlı, bol ışıklı
binalarda gelişmeleri iyidir. Genelde hafif asit
ortamı tercih ederler, ancak diğer ortamlara da
alışırlar. Alkali ortamda, manganez eksikliğine
bağlı olarak, palmiye üzerindeki yaprakların,
gevşek, yanık görünümde, aşağı kıvrılıp sarkması
görülebilir.
Kraliçe
Palmiyesi
estetik görünümü nedeni ile Güney Florida’da
peyzajda kullanılan en gözde palmiyedir. Son 20
yıldır, ithal olarak yurdumuza girmiştir.
Ülkemizde, tohumdan ilk ciddi üretim Palmiye
Merkezinde gerçekleştirilmiştir. Merkezde, 2009
yılında, 15 yaşına giren, 6–7 metre yüksekliğindeki
Syagrus romanzoffianum’lardan, tohum
üretimi yapılmaktadır. Kraliçe Palmiyeleri,
tropik kökenli olmalarına karşın, soğuğa karşı
sanıldıklarından daha dayanıklılardır. Palmiye
Merkezinde, dış mekânda, -6°C soğuğa maruz kalan bu
palmiyelerde, yaprak uçlarının hafif sararması
dışında bir hasar tespit edilmemiştir.
Peyzajda:
Syagrus romanzoffianum soliter olarak
kullanılabildiği gibi, özellikle çarpıcı ve tropik
bir etki yaratılmak istendiğinde, gruplar halinde
veya tek olarak, büyük binaların etrafına, parklara,
bahçelere, bulvarlara, yüzme havuzu ve patikaların
etrafına dikilebilirler.
Büyük Kraliçe
Palmiyeleri gölge, korunak sağlamalarının
yanında, çarpıcı, egzotik bir görünüm verirler.
Mimari açıdan açık alanları daha belirgin hale
getirir, kuvvetli dikey ve gökdelen görünümü
oluştururlar. Bu özellikleriyle Syagrus
romanzoffianum, büyük bina komplekslerinde
geniş ölçüde kullanımı olan bir palmiyedir. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - MART 2012 |
|
Kalanchoe
130 tür (sukkulent) bitkiyi içeren bir cinstir.
Bu cinsin türleri Suidi Arabistan, Yemen, Tropik
Afrika’dan Güney Afrika’ya, Madagaskar’a, Hindistan,
Güney Çin, Filipinler, Malezya ve Brezilya’ya kadar
bulunmaktadır. Kalanchoe Crassulaceae
(krasula) ailesine aittir. Krasula adı bu ailenin
tümünün ortak özellikleri olan etli yapraklarından
dolayı verilmiştir.
Crassulaceae (krasula) ailesinin birçok türü kısa
süreli hafif dona dayanmakla birlikte hiçbiri
şiddetli dona dayanamazlar. Genellikle küçük
yapraklı türler, aşırı güneş ve sıcağa büyük
yapraklılardan daha çok dayanıklıdır.
Kalanchoe Thyrsiflora
İri Yapraklı
Kalanço:
Latincede thyrsiflora sap üzerinde çok sayıda çiçeği
olduğunu tarif etmektedir. Crassulaceae (krasula)
ailesi bitkilerinin aksine kalanço çiçekleri beş
yerine, dört sepal, dört karpel ve sekiz stamen
içerirler.
İri Yapraklı Kalanço; etli, geniş, yuvarlak,
grimsi ve etrafı kırmızı yapraklarıyla rozet
görünümünde bir bitkidir. Bitkinin yaprak ve gövdesi
beyaz, pudralanmış gibi görünür. Kalanchoe
Thyrsiflora dik olarak yükselerek 60 cm.
yüksekliğe ulaşır. Yapraklar sapsız olarak gövdeden
çıkar.
İri
Yapraklı Kalanço
monokarpit bir bitkidir
1 m. uzunluğunda sap üzerinde çiçekler verdikten
sonra bitki ölür. Çiçek
sapı bitkinin üst ucundan dik olarak çıkar ve mumsu
yeşil çiçeklerinin dışa dönen uç kısımları sarıdır.
Küçük boru şeklindeki çiçekler ortalama 15 mm.
uzunluğundadır. Çiçeklenme sonbahardan ilkbahara
kadar sürer. Çiçek sapının altında bulunan yapraklar
yuvarlaktır ve yukarı çıktıkça küçülürler.
Çiçeklenme uzun süre devam ettikten sonra bitkinin
ölümü ile sonlanır. Yeterli güneş ışığı aldığında,
büyük yeşil yaprakların kenarlarında kırmızı veya
pembe renginde bant oluşur.
Kalanchoe Thyrsiflora
çok yıllık sukkulent bir bitkidir, bu nedenle güneş
gören fazla sulanmayan bahçelerde bile fazla bakım
gerektirmez. Bitkinin olgunlaşması için üç-dört yıl
geçer. Bazen bitki ikinci yaşında çiçek açar ve
ertesi yıl tohumlar oluşturur. Doğasında çok yüksek
sıcaklığa maruz kalan İri Yapraklı Kalanço
zor şartlara adapte olmuştur. Sukkulent olmasının
yanında, bitki yapraklarını güneşe doğru dik olarak
tutar, bu sayede alınan güneş ışığı daha aza
indirilmiş olur. Ayrıca bu pozisyon bitkinin su
kaybını da aza indirmektedir. Yapraklar ve çiçek
sapındaki beyaz, pudra görünümlü örtü de güneş
ışığının yansıtılmasını, bitkinin serin tutulmasını
sağlar. Arılar, karıncalar ve bazı uçan böcekler
gündüz çiçeklere gelerek tozlaşmayı sağlarlar. İyi
beslenen bitkilerde oluşan çiçekler çok uzun süre
devam eder. Oluşan küçük tohumlar rüzgâr ile
dağılırlar.
Kalanchoe Thyrsiflora
tohumunu olduğu gibi vejitatif yolla da
üretilebilir. İyi sonuç için yaprak çelikleri
erişkin bitkilerden alınmalı ve çelik gövdeden küçük
bir parça içermelidir. Çelik için sıcak aylar tercih
edilir. Çelikler dere kumundan zengin ve hafif
gölgeli ortamda yapılmalıdır. Tohumla üretim için
çok ince olan tohumların üzeri fazla örtülmemeli ve
kumlu ortam kullanılmalıdır.
Peyzajda kullanımı;
İri Yapraklı Kalanço kaya bahçelerinde
ve dağlık bölgelerde yapılacak peyzajda
seçilecek bir bitkidir. Kalanchoe Thyrsiflora,
soğuk bölgelerde yazın toprak saksılarda, bahçe
peyzajında kullanılır. Kitle halinde dikildiğinde
özellikle gri, kenarları kırmızı, iri yapraklarıyla
çok güzel görüntü oluşturur. Bu bitkinin doğasında
dağlık bölgelerde bulunması ve yukarıda
belirttiğimiz şekilde güneşe dayanıklı olması
dolayısı ile, ılıman iklim bölgelerinde, kaya
bahçelerinde aranılan bir bitkidir. İri Yapraklı
Kalanço, iyi drenajlı olmak şartıyla ıslak
topraklarda dayanıklıdır. Bahçeye uyum sağladıktan
sonra diğer sukkulentler gibi kuraklığa
dayanıklıdır. En iyi güneşli ortamda yetişir,
gölgede yaprakları daha büyük ve yeşil olur.
|
PEYZAJDA 4.
BOYUT - ŞUBAT 2012 |
|
Bulbine
cinsinin 50’den fazla türü vardır. Bunların büyük
bir kısmı Güney Afrika’da geleneksel tedavi edici
olarak kullanılır.
Bulbine frutescens Asphodelaceae ailesine aittir. Her
ne kadar bulbine ismi Latince bulbus kelimesinden (soğan)
gelmekte ise de bu bitkilerin şişkin (soğan şeklinde)
kökleri yoktur.
Yılan çiçeği’
nin ana vatanı Güney Afrika’dır. Cape eyaletinin
kuzey, batı ve özellikle doğu bölgesinde bulanan
kurak vadilerde diğer sukkulentlerle birlikte
bulunur.
Bulbine
frutescens hızlı büyüyen, dallanan çok yıllık
sukkulent (etli yapraklı) bir bitkidir. Yeşil ince
etli yaprakları gövdeden karşılıklı olarak çıkar ve
gövdeyi sıkıca sararlar. Bitki alttan kardeşlenme
gösterir ve kardeşlerin gri gövdeleri üzerinde
sıklıkla köklenme görülür. Bir sap üzerinde salkım
şeklinde yukarı uzanan küçük çiçekleri, yıldız
şeklinde olup 6 petalden oluşmuştur. Genelde
ilkbaharda bazen de diğer zamanlarda çiçek açar.
Petaller sarı veya portakal rengindedir. Sarı renkte
tüylü stamenlerle birlikte hoş bir görünüm
oluştururlar. Küçük yuvarlak bir kapsül içinde
bulunan siyah tohumları rüzgarla yayılır.
Yılan Çiçeği
kolay çoğalan sukkulent çok yıllık bir bitkidir.
Bitki kendi haline bırakıldığında formu
bozulacağından budama ile düzeltilmelidir.
Bulbine frutescens iyi drenajlı, kompostla
zenginleştirilmiş bir toprağa dikilmelidir. Daha çok
çiçek açması için ölmüş çiçek başları kesilmelidir.
Bu bitkiler tam güneşi tercih etmekle birlikte yarı
gölgede de yetişebilir. İç mekanda yetiştirildiğinde
bol ışıklı bir alana koyulması gerekir. Parlak
renkli çiçekleri, arılar için çekicidir. Yılan
çiçeği’nin üretimi ilkbaharda tohumdan, çelikten
veya kardeşlerin ayrılmasıyla yapılabilir.
Peyzajda Kullanımı:
Bulbine frutescens ılıman iklim
bölgelerinde, susuzluğa dayanıklı bir bitki olarak
yer örtücü veya kaya bahçelerinde kullanılır. Kolay
büyümesi, güzel çiçekleri, susuzluğa dayanıklılığı,
az bakıma gereksinim göstermesi ve tüm yıl boyunca
güzel bir görüntü elde edilmesi sebebiyle tercih
edilebilecek bir bitkidir. Mavi cüce Agapanthus ile
birlikte kullanıldıklarında, aynı zamanda çiçek
açtıklarından güzel bir görüntü elde edilir.
Bulbine frutescens tıbbi amaçlarla da üretilmektedir.
Ev bahçelerinde, tıbbi özelliği nedeniyle (aloe vera
gibi) bulundurulması uygun bir bitkidir.
Yapraklarından elde edilen jel özellikle yanıklarda,
deri kızarıklıklarında, böcek sokmalarında, dudak ve
deri çatlaklarında, sivilcelerde, ağızdaki yaralarda
kullanılır. |
PEYZAJDA 4.
BOYUT - OCAK 2012 |
|
Aptenia
cinsi Meshembryanthemacae ailesine aittir. Aile ismi
Yunanca Meshembria (gün ortası) ve anthemon (çiçek)
kelimelerinden türetilmiştir. Çiçeğin gün ortasında
açtığını ifade etmektedir. Cins adı Aptenia
Latince Apten kelimesinden gelmektedir (apten
kanatsız), tohumlarının kanatsız olması nedeniyle
verilmiştir. Tür adı Cordifolia Latince Cordi (kalp)
ve folium kelimelerinden oluşmuştur. Yapraklarının
kalp şeklinde olduğunu işaret etmektedir. Bu cinsin
dört türü vardır tümü Güney Afrika’ya has (endemik)
dır.
Aptenia cordifolia
doğal olarak Güney Afrika’nın 20 ila 800 m
yükseklikteki yazın yağmur alan bölgelerinde
bulunmaktadır. Doğu Cape ve KwaZulu-Natal’ da sahil
boyunca görülür.
Buz Çiçeği
her dem yeşil, hızlı büyüyen, sukkulent (etli
yapraklı) çok yıllık bir bitkidir. Yayılı ve sarkıcı
özelliği vardır. Kökü kalın ve etlidir. Etli gövdesi
yuvarlak veya dörtgen şekilde olup 60 cm uzunluğa
kadar erişebilir. Etli yeşil yaprakları kalp veya
oval şekilde olup 50x25 mm boyutlarındadır ve
genelde karşılıklı, çiftler olarak gövdeden
çıkarlar. Gövde ve yaprakta bulunan su hücreleri
yüzeye yakındır ve güneş ışığı altında parıldarlar.
Aptenia cordifolia’nın
15 mm çapındaki çok sayıda taç yapraktan oluşmuş
küçük çiçekleri pembe-kırmızı renktedir, kısa
saplar üzerinde tek veya grup halinde olabilirler.
Çiçekler erkek ve dişi organ içerdiklerinden
kendilerini döllenmelerini sağlayabilirler.
Çiçeklenme ilkbahardan kışa kadar devam eder.
Çiçekler, güneş ışınının fazla olduğu zamanlarda
açarlar. Parlak renkli çiçekleri kelebek, arı ve
diğer böcekleri çekicidir.
Buz Çiçeği
tohum veya çelik ile üretilir. Tohumlar yazın
dikilmelidir. Çeliklerin köklenmesi kolaydır hatta
doğrudan bahçeye dikilebilirler. Bahçeye
dikilecekse, dikilecek alan bellenmeli, kompost ve
yavaş eriyen bir gübre ilave edilmelidir. Bitki
kendi haline bırakıldığında uzayarak şekilsiz bir
hal alır, bu nedenle arada bir budama ve düzeltme
yapılmalıdır.
Aptenia cordifolia
kuraklığa dayanıklı bir bitkidir. Aynı zamanda aşırı
suya ve düzensiz sulamaya dayanıklıdır. Sukkulent
yaprakları (bol su içeren etli yaprak) nedeniyle
yangın yayılmasını önlemekte önemli rolü vardır.
Alacalı yapraklı varyetesi “Aptenia cordifolia
variegata” da yaprak rengi dışında aynı
özelliklere sahiptir ve aynı amaçlarla kullanılır.
Peyzajda kullanımı:
Parlak yeşil etli yaprakları ve pembe-kırmızı
çiçekleri bitkinin karakteristik özellikleridir. İyi
bir yer örtücüdür. Deniz suyuna dayanıklı olduğu
için sahilde veya kumlu topraklarda rahatlıkla
kullanılabilinir. Bir diğer kullanma yeri de kaya
bahçeleri ve şevlerden sarkıtılmasıdır. Teraslarda
duvardan sarkıcı olarak kullanımı uygundur. Yarı
gölge veya tam güneş altında olabilir. Ağaç
altlarında dikime uygundur. Yangın tehlikesi olan
bölgelerde yer örtücü olarak kullanımı, olası bir
yangına karşı önlemdir. |
|
Sayfa Başı
|
|